Yunanistan Gezisi 2005 - 2 sehir & 3 ada

[Scherwin]

Evet arkadaşlar nihayet biraz boş zaman bulabildim ve uzun süredir aklımda olan raporu yazmaya giriştim.
Topiğin konusundan da anlaşılacağı üzere Yunanistan ve bazı adalarına, birkaç arkadaş ve motorlarımızla, 22-31Temmuz 2005 tarihleri arasında bir gezi gerçekleştirdik. Peki bu fikir nerden çıktı !
Lastiklerim eskimiş idi ve artık değişmeleri gerekiyordu. Uzun süredir de merak ediyordum Michelin Anakee nasıl bir şey diye ! Bildiğiniz üzere bu lastik ne hikmetse ülkemizde satılmıyor !.. Eeee tatil zamanı da gelmişti.. ana fikir bu idi
Hoppala ! böylesine saçma bir sebeple bu gezinin ne alakası var demeyin. Oluyor işte … Böyle basit bir sebep pekala böyle bir geziyle vesile oluyor
İnceden inceye kafamda planlar yaparken, arkadaşlarıma bir öneri maili attım. Ne yalan söyleyeyim gelecekleri konusunda pek umudum yoktu. Tabii maili atarken de “Michelin Anakee” alcaaz .. sizde bizimle Atina’ya gelir misiniz diye soracak kadar da enayi değildim . Onlara mıcırsız yolların güzelliğinden, balık-kalamar’ların nefaset ve bolluğundan, benzinin ucuzluğundan, araç şoförlerinin motosiklete olan saygısından bahsettim .. ve sonra beklemeye başladım.
Ne yalan söyleyeyim.. bu aşamadan sonra film bende koptu. Konunun benle olan alakası bitti. Bu raporun geri kalanını gezideki diğer kişilerin yazması gerekiyor. Ama onlardan bir ses seda çıkmadığı için işin bu kısmı bana kaldı.. Belki de “biz bu kadar her şeyi organize ettik sen sadece etrafa baktın ıslık çaldın.. cezanı çek… raporu sen yazacaksın” diye de düşünmüş olabilirler
Neyse öncelikle olaydaki kişileri tanıştırmakla başlayayım;



Soldan Sağa: Bahar Naghavi (eşim), Şervin Naghavi (ben), Binnur Pekmen, Hakan Pekmen ve Alp Baysallı
Kişiler Hakkında Özet Bilgi;
Hakan Pekman : Baş kumandan. Plan yapmaya dursun, 10 kaplan gücünde plan yapar ! Elini bir general gibi harita üzerine koyar, bir yanında da laptop.. öyle bir plan yapar ki, İsviçre saatleri bilem halt etmiş yanında. Öyle ki; benim Atina’ya kadar düşündüğüm gezi birden bire Atina ve ötesindeki birkaç adaya sıçradı üstelik daha yola çıkmadan dönüşte kullanacağımız Bandırma feribotunu bile rezerve ediyorduk!
Alp Baysallı ‘da elini her türlü taşın altına koyan, sinerjik bir etkileşime giren, planlama gücünü x2 ile çarptıran, yüksek azimli ve girişimci bir ruha sahip arkadaştır
Bayanlar; %100 olumlu durumlarda yüzlerinden asla gülücüklerin eksik olmadığı, en ufak bir olumsuzlukta halatı ruhiyelerini yüz mimiklerine güzelce yansıtan baş taçlarımız
Ben : Yolculuk boyunca, eli cebinde ıslık çalıp, sağına soluna bakan, tek bir fikir üretmeyen, çokça yiyecek tüketen kişilik
Şimdide olayın baş kahramanlarını tanıştırayım


Soldan Sağa: BMW F 650 GS Pekmen, Aprilia Scarabeo 500 Baysallı ve BMW R 1150 GS Naghavi
Olayın baş kahramanlarını da zaten hepiniz tanıyorsunuz … İlginç tesadüf; 650cc + 500cc = 1150cc

devami var...

[Scherwin]

22 Temmuz Cuma akşamı [İstanbul -> Keşan 250 km]
Trakya’daki yolların bozuk olduğu ihbarı üzerine mesai bitimlerinden önce her 3 motor Mahmutbey gişelerinde hazır ve nazır bulunduk. Tatil bizim için başlamıştı artık. TEM boyunca bir problem yaşamadık. Ancak E-5 ‘e girince işler değişti. Trafik yoktu ama yolların durumu kötü idi. Uyarı ve bilgi levhalarının çoğu kaldırılmış idi !.. Örneğin Malkara’dan geçince, Malkara’dan geçtiğimizi ben fark etmedim. Rota olarak Mahmutbey -> TEM -> Vakıflar Sapağı -> Muratlı -> Tekirdağ çevre yolu -> Malkara -> Keşan yolunu seçtik.



Keşan’a 4 km kala akşam yemeği molamızı verdik. Satır kebabı vs..Yemek güzeldi.



Sonrasında Keşan’daki otelimize (Şapçı Tesisleri – 0284 7143660 7152863 http://www.sapcihotels.com ) yerleştik. Akşam Keşan Hükümet Konağı karşısındaki çay bahçesine biraz takıldık. Çay bahçesinde çalan müzikten kafamız şişince hemen otele döndük ve uyuduk.

devami var ...

[Scherwin]

23 Temmuz 2005 Cumartesi [Keşan -> Kavala -> Selanik 410 km]

Sabah erken saatteki kahvaltıdan sonra yola koyulduk. Keşan’da bizi ilk benzinciye götürecek kadar benzin ayarlamasını F1 pilotlarının titizliğinde yaptık. Doğruca İpsala ve biraz geçince sınıra. Türkiye tarafında bizlere oldukça güler yüzlü ve şakacı memurlar denk geldi.. yüzümüzden eksik edemediğimiz gülümseme ile işlemleri çabucak hallettik ve Meriç köprüsündeki Mehmetçik ve yunan askerine selam verdikten sonra Yunan tarafı “pasaport kontrolüne” geldik. Buraya gelmeden önceki bölümler ve geçiş prosedürlerini kabaca izah edeyim.
Sınıra geldiğinizde;
Touring Kurumu Ofisi -> Ön Kayıt Bölümü -> Pasaport Kontrol [Bu aşamada orada bulunan maliyeden 70 YTL ‘lik harç pulu alıyorsunuz ve polis tarafından kaşeleniyor] -> Gümrük Kayıt Bölümü [Triptik belgesine bir şeyler karalıyorlar] -> Dış Kapı Kontrol ve Kayıt -> Meriç Köprüsü -> Yunan Tarafı Pasaport Kontrol
Evet .. Yunan tarafı “pasaport kontrolüne” geldik.
2 Gişe vardı, öndeki gişe önünde 3-4 kişi vardı. Diğer gişe bomboştu. Bizde diğer gişeye gittik. Memur önce pasaportlarımızı inceledi sonra triptiği ve sigortayı istedi.. Akabinde de aynen şöyle dedi; “Internasyonale Ehliyet” .. bizde çıkardık cüzdanımızdaki ehliyeti. Adam baktı ve sert sayılacak bir tonla “o değil Internasyonale Ehliyet” dedi. Bizde kem kum falan derken adam patladı; “Internasyonale ehliyet var geç, yoksa problem dön İpsala yaptır”.. adam muhtemelen bu senaryo ile günde çokça karşılaştığı için artık patlamış durumda idi. Israrlarımız sonuç vermedi. Adam geçmemize izin vermedi.


Olayı temsil eden temsili fotoğraf
“Tamam abi” “yaptırıp gelcez” bile dediğimizde o gene ; “Internasyonale ehliyet var geç, yoksa problem dön İpsala yaptır” demeye devam ediyordu.


“görürsün sen ! ehliyeti yaptırıp gelcez” olayını temsil eden temsili fotoğrafı.

Keyfimiz kaçtı. 3 motor 5 kişi olarak ayni yoldan gerisingeri .. gene Meriç köprüsündeki bu sefer önce Yunan askerine sonra Mehmetçiğe selam vererek döndük. Sağ olsun Türk tarafındaki Dış Kapı Kontrol ve Kayıt memuru bizim geri geldiğimizi gördüğünde, sırada bekleyen arabaları bırakarak yanımıza geldi ve ne oldu birader diye sordu.. durumu kendisine izah ettik. Oda motorlar burada kalsın dedi, Başında da birileri beklesin dedi. Siz gidin yaptırın gelin. Biz 3 sürücü yayan vaziyette kıyıdan kıyıdan tüm o yolları geri döndük. Uluslar arası ehliyet için 160 YTL + 2 fotoğraf gerekiyordu (bende eski bir ehliyet olduğu için 85 YTL ödedim). Para kısmı tamam idi ama ben ve Hakan’da 1’er fotoğraf vardı !.. Çözüm ise İpsala’ya taksi ile dönmek ve fotoğraf çektirmek. Ben o kadar aksiliğin bir güne sığabileceği konusunda ohah falan olmuştum. Neyse oradaki vatandaş halimize acıdı ve tamam tek fotoğrafla size ehliyetinizi veriyorum ama kayıt defterinin fotoğraf hanesi burada boş kalıyor. Geçici olarak fotokopi koyarım ama sizden ricam geri döndüğünüzde birer fotoğrafı bana gönderin .. bazılarına bu iyiliği yaptım ama bir çoğu fotoğraf göndermedi. Lütfen siz gönderin. Çok sevindik (TR’ ye döner dönmez de fotoları gönderdik). Neyse o yolları geri döndük ve atladık motorlara … gene Meriç Köprüsü seremonisi. Tüm bu ehliyet işleri ile uğraştığımız süre boyunca aksi bir memura denk geldiğimizi ve pasaport kontrolü esnasında fazla gülüşüp eğleniyor göründüğümüz için memurun bize gıcık olduğunu ve işi yokuşa sürüklediğini falan düşünüyorduk .. güya diğer gişeden geçiş yapsaydık bir askılık yaşanmayacaktı. Yunan Pasaport kontrolüne geldiğimizde, bahse konu memur yoktu. Başka bir gişeye gittiğimizde memur sıra dahilinde gene “Internasyonale Ehliyet” ‘i istedi. Anladık ki yok kesin bir emir var. Neyse sınırı geçtik.. Depoları fulledik (0,98 Euro/lt = 1,6 YTL/lt) .. ver elini süper yollara..



İlk mola verdiğimiz yer. Hem market hem de restoran tarzı bir yer. Tuvaletinde Türkçe şöyle yazıyordu; “Lütfen Ayaklarınızı Lavaboda Yıkamayınız !”
Neyse… bu mola yerinde yaptığımız sohbetlerle sınırda yüklendiğimiz negatif yükten arındık diyebilirim. Sonra gene yollara düştük.



Kavala. Resimde Alp’e bakıp sinirli ve asabi olduğuna kanaat getirmeyin çok güler yüzlüdür aslında. Nefis bir balık – kalamar ve meze ziyafeti verdik kendimize (N40 56.524 E24 25.521).
Sonra devam..



Little Volvi diye bir yer. Mola için oldukça ideal bir yer idi. Bir sürü kaz ördek vs.. yüzüp duruyordu (N40 40.546 E23 33.663). Sonra tekrar yollara düştük. Yollar o kadar kaliteli bir asfaltta döşenmişti ki anlatamam. Korkusuzca virajlara yatıyorduk.
Selanik’e varmıştık hemencenek. Hotel araştırmaya başladık.



Ve bulduk. Kaldigimiz Otel;
Hotel Olympic (N40 38.348 E22 56.303)/ www.hotel-olympic.gr / Tel: 2310 566 870 / Egnatia 25 Thessaloniki – Greece
2 Kişilik odada 2 kişi fiyatı : 50 Euro nakit. Tek kişi ise 35 Euro [kahvaltı dahil].
Akşam selanikte gezintiye çıktık



Birlikte yemek yedik …




devami sonra ...
_________________
Shervin Naghavi
Goztepe / Ist.

~~There is a very fine line between "hobby" and "mental illness"~~

[chad]

Çok güzel bir gezi olmuş tebrikler...
devamını sabırsızlıkla bekliyorum

[Scherwin]

24 Temmuz 2005 Pazar [Selanik -> Lamia -> Atina 515 km]

Sabah uyandık ve kahvaltı sonrası Atina’ya gaz açtık. Hava çok sıcak idi ama duruncaya kadar problem yoktu. Yolların ne denli güzel olduğunu tekrar etmeme gerek yok herhalde. Yarış pisti kalitesinde desem yeridir. Geçtiğimiz otobanların çoğu paralı idi (otolar için 1,5 – 2 Euro gibi uygun fiyatlar). Ama bir gişe hariç hiç biri bizden para almadi.. geç geç işareti yaptılar. Öğlen yemeğini, parkurun yaklaşık 300. kilometresinde yer alan Lamia ‘da yemeye karar verdik.




Güzel bir kasaba. Yemekleri de pek lezzetli idi. Kuzu çevirmeden tutun teee kokoreç mokoreç aklınıza gelebilecek her türlü sakatat vardı.



Yemek yediğimiz yerin hemen yanında bir de tatlıcı vardı. Baklava, kazandibi, tavuk göğsü … artık aklınıza ne gelirse. Yemek molasından sonra ver elini Atina.
Atina’ya oldukça erken bir saatte vardık. Ama ilk bulduğumuz otelden daha iyi bir otel bulma hırsı yüzünden bayağı bir zaman kaybettik. Sonra gene de ilk bulduğumuz otelde kalmaya karar kıldık. Bu tip vakaları kafamda tecrübeler hanesine yazıyorum daima! … Ya araştırarak gel yada bulduğun mantıklı ilk otele hemen kapağı at.



Kaldığımız otel;
Cecil Hotel (N37 58.756 E23 43.590) / www.cecil.gr / Tel: +30 210 3217079 - 3219606 / Athinas Street 105 54 Athina – Greece
2 Kişilik odada 2 kişi fiyatı : 70 Euro. Tek kişi ise 45 Euro [kahvaltı dahil]. Kredi kartı geçerli.
Atina’da gezintiye çıktık.



Arkamdaki yapıtlar, meşhur Akropolis harabeleri.
Hep birlikte yemeğe gittik, Ouzo + Balıkları götürdük.
Şehirde inanılmaz bir trafik düzeni var!.. insanın aklı hayali duruyor. Yüzlerce motor ve araba, yoğun ve akıcı bir şekilde deli gibi hızlı gidiyorlar. Şehirlerarası yol haricinde kask takana ben rastlamadım. Atina’da (ve Selanik’te) trafikte en ufak bir kural ihlaline müsemma yok. Muhtemelen kafadan 5-10 araba ve motor birbirine girer. Akıllı adamlar. Fizikte bir kural vardır. Bir kablodan birim zamanda daha fazla akım geçirmek için (direnci düşürmek için) yapılabilecek birkaç şey var. (1) Kabloyu daha kalın bir kablo ile değiştirmek; yolların genişletilmesi gibi. (2) Akım voltajını yükseltmek. Seyir eden araçların hızını V (volt ve hız) artırmaları gibi (3) Araç direncini/stresini azaltmak. Daha ufak araçlar kullanmak. Mesela Motosiklet. Adamlar sırasında 2. ve 3.yöntemi, sırasında da her üç yöntemi kullanmak suretiyle trafik sorunu çözmüşler. Şimdi eminim bazıları düşünüyordur "ama onlarda nüfus az". Evet az ama ben Van’da bile trafik görmüşlüğüm var. İzmir’de trafik yok mu? ..
İstanbul ‘da 1. seçeneği yapmaya para yok. Yapılabilecek şeyler 2. ve 3. seçenek. Bakınız ahah iddia ediyorum İstanbul’da sabah erken saatten itibaren herkes Allah ne verdiyse gaza yüklensin ama kural dışı şerit geçişi ve duruşu yapılmasa ve herkes bunu böyle bilse, Trafiğin “T”’sinden eser kalmaz.. Mesela boğaz köprüsünden tampon tampona 140 km/h ile geçilse … Şaka yaptım böyle bir ideal asla pratiğe uyarlanamaz. Yapılacak tek şey’de 3. seçenek (araç ufaltmak).. ama nerde .. yurdumun güzel insanında böyle bir göz. Yaw kusura bakmayın koptum bir an..
Evet Atina’da geziyorduk …



Yüzlerce motosiklet vardı ama resimdekinin yeri ayrı idi.
Gittik otele ve uyuduk.

devami var...

[Scherwin]

25 Temmuz 2005 Pazartesi (Atina)

Evet gezi raporunun başında da belirttiğim gibi bu gezinin tek amacı bana Michelin Anakee lastik almaktı (bu espriyi dönem dönem arkadaşlara da yaptım.. bana kötü kötü baktılar)
Oralara gitmeden önce kısa bir hazırlık yapmıştım. İlk önce çeşitli çabalarıma rağmen Atina’da herhangi bir Michelin bayii adresine ulaşamadım. Aklıma şöyle bir fikir geldi. Bizim bir sorunumuz olduğunda kime danışırız İkiteker’e … Eee bunların da vardır bir İkitekeri. Kısa bir araştırma ve ; http://www.off-road.gr ‘yi buldum. Genel bir off road platformu ama Moto Forum’u da var.
Şöyle bir Topic açtım ve akabinde gelen cevap ….

[Scherwin]

26 Temmuz 2005 Salı (Santorini / Thira)



Gemi Santorini limanına yanaştı ve biz motorlarla dışarı çıkar çıkmaz .. orada otel / pansiyonlara müşteri götüren bir motosikletli ile anlaştık ve doğruca biri otele götürdu.
Perissa Hotel (N36 21.149 E25 27.279). 2 Kişi 40 euro.




Eee sabahın da oldukça erken bir saati, ver elini kumsala.. ama önce karnımızı doyurmak gerek.



Kahvaltı ettiğimiz, öğlen ve akşam yemeğini yediğimiz, yüzdüğümüz ve güneşlendiğimiz yerin adı; Kalimera (N36 21.131 E25 28.342)
Bu aktiviteleri buradan başka bir yerde yaptığımızda ise keşke gene Kalimera’da yapsaydık dedik.



Hiçbir yer kalabalık değildi. Çünkü her yer plajdı. Şu gördüğünüz tepe’ye yakın bir yere peş peşe uçaklar iniyordu. Ve inanın bana havayolu trafiği kesinlikle küçümsenecek bir düzeyde değildi.







Çok güzel bir ada. Resmen dağları taşları oymuşlar ve bu güzellikleri oluşturmuşlar.



Bir yat limanından, adanın şehir merkezine insan taşıyan teleferik.
Akşam olunca otele (pansiyona) döndük.

devami var...

[Scherwin]

27 Temmuz 2005 Çarşamba (Santorini / Thira)






Adanın güzelliği gerçekten etkileyici.




Akşam menusu; Grek Salata, Bira ve Kalamar.




Beslenen adam



Akşam olduğunda artık limana gitme zamanı gelmiş idi. Liman gerçekten enteresan bir yerde. Dağları taşları delip yol yapmışlar.
Gemiye bindik. Hedefimiz Mykonos adası. Oldukça lüks ve bir o kadar da hızlı bir feribota bindik.

devami var...

[Scherwin]

28 Temmuz 2005 Perşembe (Mykonos Adası)

Sabah Mykonos’a vardık. Yalnız sabah derken 01:00 – 02:00 surlarında !!! Bu gemiler çoğunlukla Atina’yı da içine alacak şekilde belirli ada gruplarını sürekli turluyorlar. Bu nedenle Santorini -> Mikanos veya Atina -> Santorini gibi tek bir sefer söz konusu değil. Kulağınız daima saatte ve anons’ta olmalı. Limanda çok beklemiyorlar.
Evet devam edeyim… Tahminimce saat 01:00 – 02:00 civarında.. Net bir şey söyleyemiyorum çünkü nerdeyse yorgunluktan baygın haldeydim.
Tatilin en ilginç anılarından birini yaşadık. Adanın resmi dili nerdeyse İtalyanca. Herkes İtalyan. Şehir merkezine vardığımızda, çılgın onlarca gencin scooter sırtında bir yerden bir yerlere deli hızlarda ve üstelik sarhoş halde gittiklerini gördük. Üstelik de tek kişi değil! Ben hayatımda ilk defa 4 kişinin aynı anda 50 - 80cc’lık sccoter’e bindiğini gördüm. Üstelik 1 kez 2 kez değil. 3 kişi binmek ise neredeyse gelenek!.
Arkadaşlar biz yaptık siz yapmayın !.. böyle bir sezonda böyle bir saatte sakın ola konaklayacak bir yer aramayın. Gidin bir sahilde bir şezlong’da uyuyun. Tabii çokça para vermeyi göze almıyorsanız Biz yaptık.. uzun arayışlara giriştik. Hatta bir arama esnasında kendimizi yanlışlıkla Mykonos hava alanında bulduk. Şehir merkezinde o saatlerde gezerken de oranın gerçekten ilginç bir ada olduğundan iyice emin olduk Ben ada’daki ilginçliklerden söz etmeyeceğim, polemiğe girmeyeceğim İsteyen Internet ten araştırır
Neyse bizim otel / pansiyon aramalarımız sonuçsuz kaldı ve tavsiye üzerine bir sahil aramaya koyulduk. Tavsiye edilen plaj; Paradise Beach idi. Gün ağarmadan atladık motorlara ve o yöne doğru gitmeye başladık. Çok çok şiddetli bir rüzgar vardı ve görüntü gerçekten görünmeye değerdi .. yüzlerce genç scooter’e binmişler ve önümüzde arkamızda o fırtınada, T-shirt, mayo ve etekleriyle bizleri sollaya sollaya devam ediyorlar. O yolu E-5 kadar kalabalık bir hale getirmişlerdi.
Neyse Paradise Beach Camping kompleksine ulaştık. Paradise Beach Camping; Bungalow, kamping, pansiyon, plaj, restauran ve bar’dan oluşan bir tesis (N37 24.613 E25 21.341). Ve orada tam 2500 kişi konaklıyormuş
http://paradise-greece.com
Kendimizi ilk bulduğumuz şezlong’a attık. Kendi adıma konuşayım, nefis bir uyku çektim. Gözümü açtığımda saat sabahın 09:30’u idi.



Bakınız suratlar asık. Biraz sonra zaten yattığımız şezlonglara havlu serip, soyunma kabinlerinde mayomuzu giydik ve artık güneşlenip keyif yapmaya başladık. Aynı yerde pansiyon bile bulmuştuk. Özetle; Keyfimiz artık fazlası ile yerinde idi.



Ben gene ıslık çalıp, sağıma soluma bakıyorum. Hımmm .. bakışlarım pek hoşuma gitmedi




Plajdan bir görüntü.



Pansiyon’un balkonundan bir manzara. Sağdaki plaj az önce gördüğünüz plaj. Oda için ödediğimiz meblağ 4 kişi için yanılmıyorsam 80 – 100 euro (4 kişi kaldık – 2 oda mutfak ve banyo. Çok güzel bir pansiyon / Apartment idi. Kredi Kartı geçerli).

devami var...

[Scherwin]

29 Temmuz 2005 Cuma (Mykonos Adası)


Sabah kahvaltı esnasında bir yağmur çiseledi ve akabinde uzun süre devam eden rüzgarlar kesildi.
Softbag ve kaskları (çelik halatla motora bağlı idiler) kurtarma operasyonu. Kısa bir süre sonra güneş açtı ve Mykonos merkez gezimiz başladı.





Bir sürü daracık beyaz sokaklar.
Şehir turundan sonra gene Paradise Beach’e döndük. Disko-bari yaninda bir de animasyon başlamıştı. Arkadaşlar bu disko bar Fashion Tv’nin dönem dönem podyum düzenlediği hatırlı yerlerden birisidir.






Eğlence tam gaz devam ediyor.




İnsanlar çılgınlar gibi dans ediyorlar


O ortamda Japonlar da var. Hele hele bir amca vardı ki ne kadar kız varsa hepsini çekti. Kameranın masumiyetine bakmayın zoomladığı zaman uzayıp 1 metre oluyordu Bende uşenmedim Japonu çektim



Fazla söze gerek yok! Gördüğünüz gözlük benim suratımın genişliğinde. Ve bu tabakta görünen şey Izgara Kalamar. Öyle bir ortam ve tesiste bu porsiyonun fiyatı 8 Euro (13,2 YTL). Disko barda bira 3 euro, restorantinda 2,5 euro.
Neyse yiyip içip eğlendikten sonra akşam oldu ve limana doğru gitmek vaktı geldi. Kos adasına gidecektik. Gemi saatini tam hatırlamıyorum ama ben hep biraz daha erken gitmekten yana idim. Belli mi olur yolda lastik patlar bir şey olur. Neyse beni kırmadılar ve biraz erken gittik limana. Liman’da ana baba günü. Kaç tane peron nereye gider nerden gelir bilmiyorum. Görevli baktı biletimize ve dedi ki; biletini aldığınız gemi arızalı ve Atina’dan kalkmamış.



Karadenizde gemilerimiz batmış gibi idi
Özetle; gelmeyecek beklemeyin ..



Nasıl falan yani (temsili)



Ama ağabey bak biletlerimiz. Nasıl olur da gemi gelmeyecek diyorsun (temsili)

Adam dedi ki şurada demirleyip ve birazdan kalkacak gemiye binin. Ücretini ödeyin. İneceğiniz adada arızalı geminin biletini iade edip parasını alın. Ohhh derin bir nefes aldık O akşam Kos adasına gidememiş olmak, dönüş planını ciddi bir şekilde tehlikeye sokardı. Çünkü Kos -> Bodrum arası araç taşıyan sadece 1 feribot var.
Gemiye bindik. Bindiğimiz gemi “BlueStar” hızlı gemilerdendi. Olmaz olaydı. Çünkü arızalanan gemi ile sabah varmayı planlarken gene 02:00 – 03:00 gibi alakasız bir saatte adaya ayak bastık. Tarih tekerrürden ibarettir ya .. aynen Mykonos ‘ta olduğu gibi burada da o saatlerde uygun Pansiyon / Otel aradık. Tabii ki bulamadık. Ne mi yaptık?

devami var...

[Scherwin]

30 Temmuz 2005 Cumartesi (Kos Adası)

Bilemediniz. Şezlonglarda sabahlamadık.




Bir FastFood’da kahve içerek ve sandviç yiyerek sabahladık. Sonra,




Plaja gittik ve şezlonglarda saatlerce uyuduk. Sizi temin ederim ki Şezlong’da sabahlamak ve sonra kahvaltı etmek daha iyi bir fikirdir



Plaj hatırası.



Kos gezisi ve Yunanistan’daki son yemeğimiz.



Sonra Kos <-> Bodrum arası yolcu ve araç taşıyan Türk mini feribota binerek Kos adasından ayrıldık. Bu feribotun biletini Türkiye’deki bir firmadan (Aegean) almıştık.
---
AEGEAN TOUR TRAVEL
Tel: +90 252 313 0722
Fax: +90 252 313 0723Turkey 2003
224a Neyzen Tevfik Caddesi, Bodrum, Turkey
Email: inquiry@aegeantourtravel.com
Web: http://aegeantourtravel.com---

Feribottaki yolcularla da sohbet gelişince, ilgili firmanın bizi bir güzel kazıkladığını anlamış olduk (3 x 30 Euro). Kendileriyle (Münire Hn.) yaptığımız görüşme ve göndermiş olduğumuz email halihazırda sonuçlanmış değil.

[Scherwin]

Gezi ile ilgili bir kaç detay



Gezinin yaklaşık rotası yukarıdaki gibi idi (11: Santorini, 12: Mykonos, 13: Kos)
Yanılmıyorsam yaklaşık 2.100 km yol katettik.

Konu ile alakalı olduğu için güncel bir takim bilgileri paylaşmak istedim.
Son yurt dışı araçla çıkış formalite giderleri (2005 yılı);
Pasaport Cüzdani : 66 YTL
5 Yıllık Pasaport : 395 YTL
Triptik : 84 YTL (1 yıllık)
Yurt dişi sigorta [zorunlu] : 78 euro (15 gun) - 105 Euro (30 gun)
Uluslararasi ehliyet [1 yıllık - artik zorunlu] : 160 YTL (Daha önce alınmış ise eskisini ibraz etmek kaydı ile 85 YTL)
Vize ücreti (Yunanistan konsolosluğu - 1 aylık) : 65 YTL
Yurt dışı zorunlu sağlık sigrotası : 27 euro
Yurt dışı çıkış fonu : 70 YTL
---------------
Özetle tekeri yurt dışına çıkarmak için ödenmesi gereken formalite bedeli; 375 YTL.. diger formaliteleri dusunecek olursak; duruma gore : 1000 YTL / 630 Euro civari
Birde tabii kaskolar yurt dışında geçerli değildir. Geçerli olması için de motor değerine göre takriben 10.000 YTL'lik motor bedeline 80 YTL ek zeyil parası ödüyorsunuz..

Fotoğrafların çekildiği kameranın markası ve modeli;
Casio Exilim P700 - 7.1 MegaPiksel / Yarı profesyonel bir kamera.

Bir raporun da sonuna geldik. Bir sonraki raporda görüşmek üzere.

sevgilerimizle,


Binnur & Hakan PEKMEN, Alp BAYSALLI, Bahar & Shervin NAGHAVİ

[cekobi]

Scherwin super gezi, gercekten oldukca eglenmissiniz. Hatırlarsan gezinizin sonunda Bandırma feribotuna beraber binmistik, bende Candarlıdan donuyordum . Hepinizin yuzunde geri donmenin mutlulugunun yanısıra "aaa bittimi simdi yani ?" ifadesi vardı

Fotograflarda super bir solukta okudum, ama benim bittigim yer internasyonel ehliyet almak için geri donusteki temsili fotograf oldu.

elinize saglik......
_________________
Cenk KANTAR
V-Strom 2006

[Formatc]

Harika bir gezi olmuş! Anlatım çok güzel, temsili fotoğraflar kopuk Ehliyet resimlerinde gülmekten gözümden yaş geldi
_________________

Si Bi Ef değil, Ce Be Fe

[BaRa]

mükemmelll...

harika bir gezi olmuş. paylaştığınız için teşekkürler..

benimde böyle bir planım var önümüzdeki yaz için. eğer arkaşlar her zamanki gibi caymazsa yada ben başka bir grup ayarlayabilirsem niyetim buna benzer bir şey yapmak. sanırım gitmeden önce fikir almak için arayabilirim..

teşekkürler..