Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Nankör rüzgarin yolu kesilmiş
Deniz ortasinda yelkenli gibi
Ama gökyüzüne vurulmuş bir deniz
Ötmeyen bir çaliyi sevmişim megerse
Yola tutulmuşum, gözlere degil
Tek bir sandalyede olan
Karanligin içinde bir ses
Sonsuz bir dagin tepesinden
Karanlik sesime yürüdü
Kaçmak istiyorum içinden
Kiş gelip ruhumu soldurdu
Bahar gelecek ve çözüm bulacak
Ruh tekrar dogacak
Kaçip maviyi ve özgürlügü unuttum
Iç karartan bir solgunluk yarattim
Kaosun yerinden memnun degilim
Güneş gözlerine saçilmiş
Alev yakar dokunamam
Kirik ve dökük bir sonbahar akşam
Sanki semada bir duygu uyaniyor
Ve soguk havada üşümeyi unuttum
El olup gönüllerde işik yaktim
Mavi ve siyahla hep bagdaştim
Zamansa kolumu kelepçeledi
Sanki bomboş ben yürüyorum
Şimdi bir otobüsteyim ve gidiyorum
Camlarda gözükmeme korkusuyla
Sonsuza dogru yolda ilerlerken
Gökteki kuşlar bile yalniz ve yabanciydi.
Çok zaman önceydi. O kadar zaman önceydi ki zaman diye bir şey yoktu.
İnsanlar güneş doğup batıncaya kadar yaşıyorlardı hayatı.
Bir daha hiç olmayacakmış gibi dolu ve anlamlı.
Derken zaman diye üç parçalı bir şey icat etti insan.
Bir parçasına dün dedi, diğer parcasına bugün, öteki parçasına da yarın.
Sonra fesat karıştı zamana ve insan bugünü unuttu.
Dünü düsünüp pişman oldu, yarını düşünüp telaşlandı; ama işin ilginç tarafı
Tüm telaş ve pişmanlıkları güneş doğup batıncaya kadar yaşadı.
Farkında olmadan rezil etti bu gününü.
Oysa yarın, bugüne dün diyor, dünde bu gün için yarın diyordu.
Bir türlü beceremedi. Bir eliyle yarına, diğer eliyle düne yapıştı.
Bu günü eline yüzüne bulaştırdı... Mutsuz oldu insan.
Ve ne gariptir ki yarının telaşı da, dünün pişmanlığını da hep bugün yaşadı;
Ama bugünü hiç yaşayamadı.
Seninle birdaha aynı yolda yürümem
Seninle yürüyene yolda tuzakların var
Birdaha asla dokunmam tenine
Senin teninden önce duvarların var
Ben o duvarlara çarpa çarpa nasır tuttum
Ağlaya ağlaya yosun tuttum
Derin bir nefes alır gibi batıyoruz, yükümüz ağır
Yeni bir söz söylemek için ölmekmi gerekir
Hadi bir cesaret sende taşın altına koy elini
İnadına inadına sevişmeli bağır çağır..
Masallarla yogrulmus
Cocukca bir dusdu benimki
Uyku oncesi, gece lambasi aydinliginda
Tahdadan kiliclarla yaratilan bir dunya
Kanatli beyaz atimla daglari asacak
Kagitdan gemimle okyanuslari arsinlayacak
Ve kurtarackdim kotu ejderhanin elinden
Guzel prensesi.
Dusler pesinde kosan
Mizragi kirik suvarilerdi onlar
Kadin ve erkek
Demirden atlari ustunde
Bitmesini istemedikleri yolun
yolculari
Dogaydi hepsinin nazli sevgilisi
Kucuk capkin buseler kondururdu yuzlerine gunes
Kizarmalarina aldirmadan
Sevgi sozcukleri fisildardi ruzgar kulaklarina
Ve butun comertligi ile sergilerdi toprak el degmemis bedenini
Cok uzakdalar simdi ne yazik
Belkide olmayan bir yerde, bilinmeyen bir patikada
Ardlarinda birakdiklari hos kahkahalarla
Bu da bana ait. ( Bu siirimi tum motor camiasina hediye ediyorum )
En son nickmik tarafından Sal Nis 04, 2006 10:25 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Yagmur yagarken yazardim adini
Nefesimle bugulanan cama
Ardindanda hemen silerdim
Korkuturdu beni sana bukadar yakin olmak
Dayanamaz tekrar yazardim
Gizlice kimse gormeden
Paylasamazdim seni hickimseyle
Bir tek suzulen yagmur damlalari sahid olurdu guzelligine
Onlarda ihanet ettiler bana
Yarismaya kalkdilar gozyaslarimla
Kaybedeceklerini bile bile
Bir bahar gunu olmeliyim ben
Isi gucu boslayip
Tum dertlerin anasini satip
Yavasdan kirlara vurmaliyim
Guzel bir cift gozun hatirasi eslik etmeli bana
Neydi adi ?
Nerede simdi ?
Dayayip sirtimi bir agaca
En melankolik anilari desmeli
Ve tekrar tekrar asik olmaliyim
Bir bahar gunu olmeliyim ben
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız