Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Elimi cebime attım
Üç milyonum kalmış, biraz da bozukluk
Bir büyük rakı alsam, biraz da peynir yanına
Bir paket de sigara, yabancı marka
Ya da vapura binsem, adalara
Kaç paradır acaba
Peki ya bir demet gül sana
Yoksa bir sinemaya mı gitsem
Bir gazoz, bir alaska on dakika arada
Ne çok şey varmış yapılacak üç milyona
Sıkıldım
Verdim hepsini geçidin altındaki yaşlı kadına
Param yok ama hayallerim cebimde hala
Bir fırtınada yürüdüğünde
Başını dimdik tut
Ve karanlıktan korkma
Fırtınanın sonunda
Altın bir gökyüzü var
Ve bir tarlakuşunun hoş gümüş ötüşü
Rüzgara karşı yürü
Yağmura karşı yürü
Rüyaların altüst olup kaybolduğunda
Yürümeye devam et, yürümeye devam et
Kalbindeki umudun ile
Ve sen hiç yalnız yürümeyeceksin
Sen hiç yalnız yürümeyeceksin
Kayıt: Sep 05, 2005 Mesajlar: 612 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Mar 11, 2006 10:44 pm Mesaj konusu:
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
Kayıt: Sep 05, 2005 Mesajlar: 612 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Mar 11, 2006 10:47 pm Mesaj konusu:
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir seyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.
Kayıt: Apr 26, 2005 Mesajlar: 1118 Nerden: Istanbul
Tarih: Pts Mar 13, 2006 7:26 am Mesaj konusu:
KADIRGA
Senelerce, senelerce evveldi;
Bir deniz ülkesinde... ve belki de
Birbirine aktardığım defterlerin hepsinde
Bu şiir vardı:
Senelerce, senelerce evveldi;
Biz seninle orada, o deniz ülkesinde tanıştık
Uzak denizler, uzak yakınlıklar içinde
Bir Kadırgada iki korsan
Tarih, yarın, ütopya dolu sandıklar arasında
Birbirimizi yaralarından tanıdık
Dışı korsan, içi iç denizlerde yaşayan çocuklardık
Konuşamadıklarımız bir bulut kalınlığında
Duruyordu aramızda
Oysa konuşsak ya da dokunsak birbirimize
Çekip gidecekti içimizdeki o korkunç noksanlık
Batık gemilerin deniz diplerini saran
Umutsuzluğu vurmuştu yüzümüze
Birbirimizden ve aşkın keşfedilmemiş gizlerinden
Ürküyorduk
Bir definenin ikiye paylaştırılmış haritasında
Bilmeden
Birbirimize doğru ilerliyorduk.
Eğer sende istiyorsan yeni bir umut yeni bir aşk
Başlamak kolaydır hep zor olan bir çift olmak
Sözlerin ve gözlerin hep masum kalacak
Düşlerin ve dileklerin artık gerçek olacak
Olduğum gibi al beni daha fazlası olamam
Ya hemen vazgeç benden yada mucizen olayım
Sıkıştığın dünyandan seni tutup çıkarsam
Cesaretin hiç kalırmı sana birde aşık olsam
Sözlerin ve gözlerin hep masum kalacak
Düşlerin ve dileklerin artık gerçek olacak
Gördüğün gibi sev beni ben huzursuz olamam
Ya hemen vazgeç benden yada mucizen olayım
Erman Müftüoğlu
(nokiasupersound amatör şarkıcılar yarışmasından..)
Aynada başka güzelsin, yatakta başka
Aldırma söz olur diye
Tak takıştır sür sürüştür inadına gel
muhallebiciye
Söz olurmuş ! olsun
Dostum değil misin?
O Veli _________________ Ömer Haluk Elçioğlu
BMW R1200GS - İST
A Rh +
soyunun ugradigi bütün felaketlere
yas tutacak kadar uzun olsun ömrün
insan kalbinin bütün afetlerini yasayasin
sonsuza dek uyku haram olsun nankör gözlerine
dostlarinin ihaneti, sevdiklerinin nefreti,
arkadaslarinin kallesligi
hayatinin zenginligi olsun
arafta kalsin ruhun ve bedenin
ölümün kuytusunda kalmis gölgeni
yeryüzünün ve gökyüzünün
bütün kötülükleri kusatsin
o kadar uzun yasa
o kadar uzun yasa ki
görmedigin zulüm, çekmedigin kahir
duymadigin aci, ugramadigin bela kalmasin
o kadar uzun yasa
o kadar uzun yasa ki
yüregin duyabilecegi bütün acilari
gözün görebilecegi bütün zulümleri
aklin hayal edebilecegi bütün iskenceleri
duyasin,
göresin,
bilesin!
o kadar uzun yasa
o kadar uzun yasa ki
bütün sevdiklerinin ölümlerini görsün gözlerin
bütün yakinlarinin yikimlarina yansin yüregin
o kadar uzun yasa
o kadar uzun yasa ki
ölüm senin için en büyük mutluluk olsun
o kadar uzun yasa ki,
o kadar!
hiç sevmedim kimseyi senin kadar
yüreğim yanmadı hiç bu kadar
çok yalnızım seninle bir yarım bir yarım
yok söylemeden olmaz ben sana aşığım aah ben sana aşığım
eğer elindeyse ne olur çal kapımı
eğer yüreğindeysem ne olur sil gözyaşımı
sen bilmezsin alırım haberini
yollara küsmüşsün hissettin mi gittiğimi aah hissettin mi gittiğimi
buralar cehennem oldu inan bana
yanıp kavrulsam da seninle güzel Ankara aah seninle güzel Ankara
güneşimiz bu aşk yakar yüreğimizi
perde olmuş gözlerimize göremeyiz hiçbir şeyi
eğer elindeyse ne olur çal kapımı
eğer yüreğindeysem ne olur sil gözyaşımı
Benim kara haberim senindir.. Eğer Leyla'n ölmüş derseler gelme sakın İstanbul'a bulamazsın ki beni buralarda..Bir bulut ol git Ankara'ya yağ istediğin kadar toprağıma..Ben bizim bahçede olucam.. Tam siyah kordonlu saatin yanında..O zaman istediğin kadar bağırabilirsin:'Sensiz bu dünyayı sevmiyorum,sevmiyorum,sevmiyorum!'diye..Ama şimdi neolursun gel..Leylan hayatta ve İstanbul'da..Nefes almak da zor gelecek miydi birgün bana?Tek hayalim hissettiğim şu son nefeslerimi seninle alıp vermek..Hissettiğim şu son nefesleri seninle alıp vermek..Nefeslerimi seninle alıp vermek...
Kayıt: Aug 14, 2003 Mesajlar: 773 Nerden: istanbul
Tarih: Cum Mar 24, 2006 3:48 pm Mesaj konusu:
KAPI
Git kapıyı aç.
Belki dışarda bir ağaç,
Ya da bir orman,
Bir bahçe
Ya da büyük bir kent var.
Git kapıyı aç.
Belki ortalığı eşeleyen bir köpek
Belki bir yüz göreceksin,
Ya da bir göz
Ya da bir resmi resmin
Git kapıyı aç.
Sis varsa kalkacak
Git kapıyı aç.
Sis varsa kalkacak
Git kapıyı aç.
Sadece karanlık varsa bile tıkırdayan
Sade boş bir yel varsa bile
Sadece hiç birşey varsa bile
Git kapıyı aç
Hiç olmassa hava girer içeriye.
Miroslav HOLUB
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız