Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
''O olmazsa yaşayamam
O olmazsa yaşayamam'' demeyeceksin
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı,masayı,telefonunu, kartvizitini
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbirşeyin olmazsa kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de birşeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin.
Güneşi, ayı, yıldızları
Mesela kuzey yıldızı senin yıldızın olacak
'' O benim'' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin
İlle de birşeylere ait olacaksan renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat
İlişik yaşayacaksın
Ucundan tutunarak..
Bir eylüldü başlayan içimde
Ağaçlar dökmüştü yapraklarını
Çimenler sararmıştı
Rengi solmuştu tüm çiçeklerin
Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı
Katar katar gidiyordu kuşlar uzaklara
Deli deli esiyordu rüzgar
Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa
Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar
Neydi o bir zamanlar
Sevmişliğim, sevilmişliğim
O heyheyler, o delişmenlikler neydi
Ne bu kadere boyun eğmişliğim
Ne bu acıdan korlaşan yürek
Ne bu kurumuş nehir; gözyaşım
Önümdeki dizboyu karanlıklar da ne
Ne bu ardımdaki kül yığını; elli yaşım
Beni kötü yakaladın haziran
Gamlı, yıkık eylül sonuma
Bir ilkyaz tazeliği getirdin
Masmavi göğünle
Cana can katan güneşinle
Pırıl pırıl engin denizinle girdin içime
Çiçekler açtı dokunduğun
Çimler büyüdü yürüdüğün
Ve güller katmer katmer oldu güldüğün yerde
Başımda senin kuşların kanat çırpıyor şimdi
Oldurduğun yemişlerin ağırlığından
Dallarım yere değiyor
Güneşi batmadan saçlarının
Bir dolunay doğuyor bakışlarından
Gün boyu senden bir meltem esiyor yanan alnıma
Uykusuz gecelerim seninle apaydınlık
Başım dönüyor, off başım dönüyor yaşamaktan
Ölebilirim artık
Ölme diyorsan; gitme kal öyleyse
Sarıl sımsıkı, tenim ol, beni bırakma
Baksana; parmak uçlarım ateş
Lavlar fışkırıyor gözbebeklerimden
Hadi gel, tut ellerimi, benimle yan
Benimle meydan oku her çaresizliğe
Benimle uyu, benimle uyan
Birlikte varalım onüçüncü aylara
Ben bir eylül, sen haziran.
Her satırı
Mendireğe dizili karabataklara benzeyen
Bir mektup bırakarak
balıkçı koyundan
sisler icinde uzaklaşan kayık gibi
bir sabah usulca ayrıldın
koynumdan
Bütün yolcularını
Boğaz köprüsünün çaldıgı
Araba vapurunun
boş seferleri
gibi yanlızca rüzgâr
gezinir sensiz
yüreğimde
Durgun bir sudur aslında deniz
ki çocukların acemi oltalarını denedikleri
kuytu bir iskelenin
tahtaları altına yazdıgım
ayrılık siirini okudukca
dalgalanır...
Bir ayağı tutsak olsa bile
Özgür zamanların
uçuk mavilerinde
Uç ,uç böceği
Bir gece
Mevsim dönünce
Rüzgarlar sert
Esmeye başlayıp
Hazan serinliğinde
Kış vuran
Kar borana erince
Kaybolma sakın
Biraz mahzun
Biraz boynu bükük
Bir garip
Serçe kanadı edan
Karalar bağlamış anadolum
Böğründe al yalımı
Ateş yanar
Anadolu kokuyor
Anadolu sıcaklığın
Akıyor gözlerinden
Saçlarından süzülüyor
Geceye yayılan ışık oluyorsun
Ey sevdiceğim
Duvar dibine dayanmışım
İnfaz mangası karşısındayım
O türküyü söylemeden
O şiiri yazmadan
Seni sende yaşamadan
Bana ölmek yok.
Aynı yönlere mi bakar gözlerimiz
Aynı düşüncelerimi düşünürüz
Aynılarımız
Ne kadar yakın ne kadar çok ..
Vedat.K 05.08.2003 (2000 lere düşen iz düşümü zamansız mekansız hoyrat duygu kaçaklarından.)
Unut demek kolay gel bana sor bir de,
Unutamıyorum işte unutamıyorum,
Birşey var şuramda beni kahreden,
Şuramda tam yüreğimin üstünde,
Çakılı duran birşey var,
Elimde değil söküp atamıyorum.
Dalıp dalıp gidiyor gözlerim derinlere,
Kimi görsem biraz sana benziyor,
Seni hatırlatıyor şu bulut, şu gökyüzü,
Şu kayalıkları döven deniz,
Şu hüzünlü melodi, şu napoliten şarkı,
Bir zamanlar beraber dinlediğimiz.
Boyuna seni düşünüyorum durmadan usanmadan,
Şimdi diyorum o ne yapıyor acaba,
O güzelim gözleri kime bakıyor,
O canım elleri nerde,
Oysa günler o günler değil,
Ve kalan şimdi sadece özlemin gecelerde.
Durup durup seni büyütüyorum içimde,
Seninle acılar büyütüyorum,
Yeni yeni kederler büyütüyorum dayanılmaz,
Kirli sular yürütüyor iliklerime,
Bir zehir karışıyor kanıma anlıyor musun.
Bir daha görsem seni diyorum bir daha görsem,
Birgün olsun bir dakika olsun,
Unut demek kolay,gel bana sor bir de,
Hatırladıkça gözyaşlarımı tutamıyorum.
Dilimin ucunda sen,
Başımın içinde sen,
Kader misin,ecel misin nesin sen,
Unutamıyorum işte unutamıyorum.
Gönül!
Kararın bulurum
Ten yıpranır elden gider
Üstüne kilit vururum
Kul köle kurban olurum.
Can çekişir elden gider
İki gözüm iki çeşme
Düşerim canın peşine
Yar tükenir elden gider.
hacivat adamlar zülfikar kemiğiyle lades tutuşurdu
denize kusarlardı; yosun tutuşur, karides tutuşurdu
elele tutuşurduk, kimse susmazdı, susmak olmazdı
istanbul’da bir asit şişesi kırılırdı
bir çocuk kapıyı açıp laciverde girerdi
dudaklarından öperdim, başım derde girerdi
ve bir ayna şarkı söylemeye başlardı olduğu yerde
örneğin sarıyer’de: bir börekçi aniden küçümsenirdi
çay bardaklarıyla asya’nın en eski haritası çizilirdi
seni düşlerdik tüm belleğimizle
acı çizilirdi, et çizilirdi, kafatası çizilirdi!
bir vapura binerdik, yüzümüz üstümüz limon ağacı
her iskele biraz daha uzak, her aşk biraz daha latince
iki parmak daktilo yazar gibi kopuk kopuk
iki sözcükle gözlerine yazardım kendimi
acemice!
ve bayram harçlıklarımı, açlıklarımı düşürmüş olurdum böylece!
sen ise
gençliğini, hep çocukluğunu düşürmüşsün
diyelim gece, diyelim alelacele yalnızsın
diyelim ki oturup beni düşünmüşsün
ağlamışsın gride biraz siyah, biraz beyaz arar gibi
yeşilde mavi yok oysa, sarı hiç yok!
beni düşünmüşsün saçlarını akordeonlarla tarar gibi
küçücük bir kız gibi
küçücük bir delikanlı gibi
küçük bir yaradaki büyük bir kabuk gibi
büyük bir yaradaki küçük bir kabuk gibi
kanar gibi, kanatır gibi, birlikte kanar gibi beni düşünmüşsün!
ecel olur gelirim sana artık adressiz bir zarf gibi
zarfı yalayıp kapatırken dudaklarımı kağıtla keser gibi
çünkü ben orda celladım, biraz katil
seri haldeyim sana, paralel haldeyim
bütün suçlar üstüme yıkıldı, hataların altında kaldım
hayatım hayatına düşüp patlamayan
hayali bir bomba gibi!
En cok canımı özlem yaktı.
yandı yıllardır yurek hasretle,
yollar gözlendi umutla,
kimi zaman umutsuzlukla,
çoğu zaman sabırsızlıkla.
günler sayıldı, yıllar geçti.
bir gün çıkıp geldiğinde,
hasretim bitmedi.
senden önce de
senlede,
en çok canımı özlem yaktı.
Bir fırtınada yürüdüğünde
Başını dimdik tut
Ve karanlıktan korkma
Fırtınanın sonunda
Altın bir gökyüzü var
Ve bir tarlakuşunun hoş gümüş ötüşü
Rüzgara karşı yürü
Yağmura karşı yürü
Rüyaların altüst olup kaybolduğunda
Yürümeye devam et, yürümeye devam et
Kalbindeki umudun ile
Ve sen hiç yalnız yürümeyeceksin
Sen hiç yalnız yürümeyeceksin
İsteyenlere ücretsiz şiir kitabı (kargo size aittir). Kampanya stoklarla sınırlı olup, şiirler aşırı melankoliktir. 18 yaşından küçükler için uygun değildir.
İsteyen pm atsın. _________________ Bora
TA '06
En son b_bullseye tarafından Pts Mar 27, 2006 7:52 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız