Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Nov 06, 2003 Mesajlar: 199 Nerden: İstanbul
Tarih: Çrş Şub 08, 2006 4:07 am Mesaj konusu:
Bende iki satır yazmadan geçemeyeceğim.
-İşçilik kalitesi tartışılmaz. Bu ince detaylar insanı motora daha çok bağlar. Hatta daha sonra bindiğiniz hiç bir motoru beyenmezsiniz. Kontrol düğmeleri, gösterge pannelleri gözünüze çok kötü ve kalitesiz gelir.
-Lastiğiniz patlarsa değiştirmek çok kolaydır . Araba lastiği söker gibi lastiği sökebilirsiniz. Elinize yağ bile bulaşmaz.
-Tel jantlıdır. Telli jantlar darbeyi çok iyi emer. Hem telli olup aynı zamanda tubeless lastiklidir.
-Şaftlı olmasından dolayı zincir dişli masrafı olmaması 20.000 km de yaklaşık 1 litre civarında yağ değiştirirsiniz
-Bakımları çok basittir. Eli alet tutan herkes yapabilir.
-Servisi çok pahalı diyenler oluyor. Bugüne kadar neredeyse piyasadaki her markadan motor kullandım bir çoğunun yetkili servisleriyle içli dışlı oldum. Aradaki farklar hiç de ölümcül değil. Birinde malzemeden geçiriyorlar, öbüründe işçilikten. Yetkili servis pahalı geldi ozamanda piyasada bir çok bmw ye bakan usta var. 80-100 ytl işçilikle + kullanılıcak malzemeye göre( 2 buji, 1 yağ filitresi, 1 hava filitre ve yağlar). Hesabı size bırakıyorum . Bundan daha ucuzamı oluyor sizin motorunuzun bakımları?
-Paralever , telelever, integral abs gibi donanımların bulunması insana güven veriyor.
-Gelelim boxer motora. İşte en can alıcı noktasıda GS i GS yapan boxer motoru. Boxer motor hakkında olumsuz eleştiriler gelsede boxer motorlar dünyanın en az mekanik sorun çıkartan motorları olarak bilinir. Vibrasyonludur. Karakteristik özelliği yağı kullanırlar! Yağı yakmak değil kullanmak diye geçer literatürde. Motor yeni alındığında 1000 km de yaklaşık 150 250 gram yağ eksiltir. km arttıkça 30.000 km ye geldikce yağı kullanması azalır ve makina tam performansıyla çalışmaya başlar deniyor bir rivayete göre. Yazılı metinlerde var bu konuda internette. Fakat bunun kesin örnekleri olmamakla birlikte her gs her km de yağ eksiltebilir. Çok çeşitli gs sahiplerine laf arasında sorarım hiç birinden tutarlı cvp alamam. 2x2=4 gibi bir kural yok bu noktada. Fabrikanın onayladığı rakam 1000 km de 1 litreymiş en fazla değer (max.). Kullanılan yağın cinsine, markasına, kalitesine hava sıcaklığına ve motorun kullanılış şekline,yan sehbadan uzun süre kalmasına göre değişiyormuş. Bu yağı eksiltme mevzusu sanırım birazda motora nasıl davranıldığına bağlı. Bu sayede daha uzun ömürlü bir motora sahip oluyorsunuz deniyor. Çok şikayet edenler oluyor. Zincir yağlıyacağınıza 1000 km de eliniz kirlenmeden 100 200 gr yağ ekleyivereksiniz. Ha eklemediniz yine bişey olmaz sizde 2000km de eklersiniz
-Benzin tüketimi çok çok az. Böyle bir motora göre uzun yolda 2 kişi full yüklü(60kg bagaj)100km de 5 litre benzin yakarak geziyorsunuz. Bence çok harika bir rakam. Tek kişi 4.5 lara kadar düşüyor. Şehir içi 6.0, 7.5 arası kullanıma göre değişiyor. Bu güne kadar gördüğüm en fazla değer de 9.5 litre .
-Bu motorun bir kişiliği olduğuna inanıyorum. Geçmişi ciddi bir tarihi var. Eski model GS lere bakın. Bir çocuk nasıl doğar, büyür, gelişir fakat siması hep aynıdır değişmez, GS seriside bana öyle geliyor. Karakterinden hiç birşey kaybetmeden gelişerek günümüze gelmiş. Bazen oturup eski modellere bakıyorum. Bu adamlara daha da hayran kalıyorum. Ben GS e hastayım
-Hergün motoruma ilk bindiğimde sanki yeni bir motor almış gibi mutlu, heyecanlı ve zevkle biniyorum. Garajdan çıkıp şöle bir gaz açınca tarifi mümkün olmayan bir neşe kaplıyor içimi . Gerçekten !.
-Ağır olmasını çok seviyorum.
-Büyük olmasını, heybetine bayılıyorum.
-Kıvrak değil diyenler oluyor. Merak ediyorum neyi nekadar kıvırttıyorlar . Unutmayın at sahibine göre kişner.
-Pişmanım! Çünkü GS le 2003 yılında tanıştım. Neden daha önce sahip olma imkanım varken 2003 e kadar beklemişim diye.
-Zamanı elince eve koymayı planlıyorum. Çocuklarıma saklamak istiyorum.
-Aşağı yukarı her tarzda, her markadan motosiklet kullandım. Elbette kullanmayada devam edicem fakat GS im herzaman duracak. Onun yaptığı işleri hiç bir motorun yapamayacağını düşünüyorum. Bu birazda kullanım şekli, amaç ve beklentiler doğrultusunda oluşan birşey. Bu makina benim bütün ihtiyaçlarımı karşılıyor.
- Dünyanın en popiler enduro touring motosikleti oluşu, çeşitli ülkelerden binlerce kişiyle fikir alışverişi yapmak ve çıkılan Dünya seyehatlerinde sizin motorunuzun çok fazla tercih edilmesi sağlamlığının bir diğer göstergesi olup , ''bir gün bende!'' dedirtiyor.
-Polemige girmeksizin aracin kendileri icin dusundurduklerini, neden bu araci tercih ettiklerini,
Her ihtiyacim oldugunda hizmetimde olan, her türlü hava kosulunda, kapali garaja ihtiyac duymadan birakabilecegim, gerekirse karin altinda 5-6 gün durabilecek ve ilk marsta calistiracagimdan emin oldugum, güvendigim yol arkadasim
Arabami satip motora gectigim icin, neredeyse 365 gün her türlü hava ve yol kosulunda (kar haric) beni rahatlikla gitmek istedigim yere ulastirabilecek bir motosiklet istedigimden GS'i tercih ettim.
Muhtemelen baska motorlari da 365 gün kullanan arkadaslar vardir, ama calisan ve tüm zamanini motosiklet konusundaki egitime ve teknik detaylara harcayamayan birisi olarak spor bir motosikleti yagmur-camur kullanacak kadar kendime güvenecek seviyeye gelmem pek mümkün görünmüyor. Bu konuda risk almaya ise hic niyetim yok acikcasi. Kaldi ki GS zaten tüm beklentilerimi karsilamakta.
GS serisinde ayri ayri teknik özelliklerin mükemmellestirilmesi yerine motorun bir bütün halinde tepkileri cok iyi ayarlanmis. Su motor daha kuvvetli, bu daha hafif, sunun karpuzlari yok, onun frenleri daha iyi denilebilir ama GS yola ciktigi andan itibaren herhangi anormal, beklenmedik bir hareket yapmayan ve asil amaci sürücüyü rahat ettirmek olan bir motosiklet. Agirlik merkezi, dengesi, fren tepkileri hersey buna göre düzenlenmis. Belki de bu tepkiler motosikletlerin %90ina benzemiyor ve bu sebeple bazi arkadaslara sikici gelebilir, eglence ve keyif vermeyebilir. Ama dedigim gibi benim motosikletten beklentim, her ihtiyacim oldugunda ulasimimi saglayabilmesi.
Büyük bir motor, bu sehirici trafiginde zorluktan cok görünürlük olarak pozitif bir yan bana göre. Sehirici icin GS büyük diyenlere sadece sehiricinde yaptigim 40.000'km den sonra pek katilamiyorum acikcasi
1100 GS kullaniyorum. 250 kg üzeri ama kullanirken agir gelmiyor. Oytun ilk GS aldigimda söylemisti 1000km o seni kullanir, sonra sen onu kullanmaya baslarsin diye. O ilk 1000 km araba kullaniyor gibiydi. Ama sonra hakimiyetim artinca o hantal görünen motorun yola cikinca nasil da kivrak olabildigini anladim.
Agirlik merkezi asagida oldugundan harika bir viraj kabiliyeti var.
Yagmurda denedigim tüm motorlardan daha iyi bir yol tutusu var. Fren sistemi ve yine telelever-paraleverden dolayi motorun bir bütün olarak tepki vermesi, kontrolü arttiriyor.
Telelever, ABS gibi özelliklerinden kaynaklanan hata toleransı "acemi isi" gibi görünse de özellikle her gün her hava kosulunda gece gündüz motor kullanan birisine gerekli bence.
Kontrolleri farkli derken sadece sinyallerinin yeri diger motosikletlerden farkli. Ama kullanimi bu sekilde bence daha rahat. Sinyaller ufacik bir dügmecik icerisine sikistirilmamis. Kalin kislik eldivenlerle dahi rahat kullanilabiliyor.
Motorunu aksesuarlarla süslemeyi cok seven bircok BMW sahibi olsa da aslinda cok aksesuar ihtiyaci olan bir motor degil. Ben de 2 sene boyunca her türlü aksesuari aldiktan sonra su andaki 1100 GS imi fabrikadan ciktigi sekliyle kullanmaktayim.
Uzun yolculuklarda cok rahat bir motosiklet. Agirligindan kaynaklanan yoldaki dengesi ve stabilitesi uzun yol performansinda cok önemli bir arti bence. 1200GS e pek isinamadim bu yüzden.
Sahip olma maliyeti konusunda GS serisine önyargiyla yaklasanlar olsa da önyargilari bir kenara birakip mantikli düsününce, 98-99 model 30-60.000km arasinda bir 1100 GS'in 9-12 milyar arasi fiyatlarla satildigi görülebilir. Bu fiyata satilan herhangi bir sifir motor kadar motor ömrü mevcut (muhtemelen de daha fazla), ayni ve hatta daha fazla özelliklere sahip bir motoru sirf ikinci el diye almayip sifir GS fiyatlarini kriter alarak tüm GSleri "pahali" diye nitelendirmek büyük haksizlik bence.
Servis konusunda ben Transalpime oranla ödedigim servis maliyetinden 10.000 km de yaklasik 50-60 milyon fazla ödemekteyim. Isteyince daha da ucuza bakim yaptirmak mümkün.
-Urun kimliginin(markanin), secimde(veya gelecekte) etken bir rol oynayip oynamadigini,
Markasi tercihimde etken bir rol oynamadi. Motosikletin benzer kategorilerdeki rakipleriyle kiyaslanmasi önemli benim için. Ilk motor olarak F650GS düsünürken teknik üstünlügünden dolayi Transalp aldim.
Sonra bir üst katmandaki motorlari inceledim ve GS te karar kildim.
Bir gün sport-touring düsünürsem de alacagim motor muhtemelen BMW olmayacak.
-Yuzdeye vurursak(yaklasIk) daha cok hangi yol sartlarinda kullandiklarini,
sene icerisinde gün olarak:
%80 sehirici
%20 uzunyol
km olarak:
%50-%50
-Asagida yer alan modellerden secmeleri gerekse, tercihlerinin hangisi olacagini ve cok kisaca nedenlerini
1100 GS (98-99)
fiyati ekonomik
benim ihtiyacim olan tüm GS özelliklerini sunmakta
5 vites
tel debriyaj
Evo olmayan ABS sistemi
Neticede benim de Mustafa gibi baska motorlarim olabilir ama bir GS her zaman elimin altinda duracak. _________________ Alkan
Çok güzel anlatmışsın. Gerçekten harika bir motorun var. Güle güle bin.
Boksör demişken bir konuya değinmek istiyorum. Kimileri boxer eski falan yaramaz filan gibi yorumlar yapıyorlar.(ona bakarsanız ilk arabalarda sıralı 4 silindir var 100sene sonra da hala aynı ) Bu çok yanlış. Bir motorun boxer, V2, tek vs. olması onun teknolojisi hakkında bir şey söylemez. Motorun iç yapısı mühimdir. Ve sürekli olarak hareketli parçalar yenileniyor; yeni alaşım pistonlar, daha hafif parçalar tasarlanıyor. Ve bu değişikliklerin sonucunda tamamen farklı bir motor karakteristiği çıkabiliyor.
Özet olarak motor tipi bir seçimdir. Her motorun şeklinin bazı avantajları ve dezavtajları vardır. Bunun en iyisi veya doğrusu gibi bir iddia saçmalıktır.
Ayrıca boksör motorlar motosikletin doğasına da çok uyuyor; hem soğutma homojen ve iyi oluyor hem de ağırlık merkezi aşağıya çekiliyor. _________________ Engin
eski olduğu için porsche inatla kullanıyor.. subarı kullanıyor
herşeyi geçtim bu motorun bi karekteri var sesi yeter... _________________ Alper ( bi mesajı 10 kere editleyen insan )
F650GS
Mustafa ne güzel anlatmışsın hakikatten. Hemen bir GS alasım geldi.Alkan sanada tekrar geçmiş olsun.
GS in 25. Yaş gününü kutlarım. İşin gerçek tarafı çizgisini kaybetmeden bu günlere kadar gelmiş ve tüm kullanıcıların sevgisini kazanmış olması son derece önemli. Bakarsınız bir gün bende bir BMW sahibi olurum.Ama bir Honda elimin altında olmak şartıyla.
Kayıt: Oct 06, 2003 Mesajlar: 749 Nerden: istanbul
Tarih: Prş Şub 09, 2006 10:55 am Mesaj konusu:
Ben henüz çok yeni bir ADV kullanıcısı olduğum için alkan ve mustafa kadar yazacak çok şeyim yok. Yine de onların yazdıklarını okuyunca motorumu daha bir sevdim
Motoru almam tamamen tesadüf; bir kuzenim satıyordu ve ben de almaya karar verdim, hiç aklımda yokken ve DL650'mden çok memnunken (tebdil-i motorda keramet vardır diyerek). Markasının BMW olması seçimimi kesinlikle etkilemedi ama motorumdan memnun kalırsam bundan sonra etkiler mi derseniz, tabi ki etkiler.
Motorun cüssesi büyük ama ben de küçük sayılmam (1,90 boy). Bu sebeple şimdilik bir sıkıntım yok. DL650'den 50kg ağır olmasına rağmen, ilginçtir, 1000km yol yaptım ve bu fazlalığı hissetmedim. Yol tecrübelerimi yazacak kadar çok kullanmadım ama virajı çok iyi döndüğünü söyleyebilirim .
Sinyallerin standartlardan farklı olması bana garip geldi. Alıştığımdanmıdır nedir, standart sinyal düğmelerinin daha pratik olduğunu düşünüyorum. Aynalarının da çok iyi olmadığını... Yakıt sarfiyatı beklediğimden iyi çıktı. Tabi katalogdaki 1lt/1000 km yağ tüketimini de ilave etmek gerek Frenleri de çok iyi. Sözün kısası; kullanımı rahat bir motor.
Yaptığım yolun %80'i asfaltta, %20si asfalt dışındadır.
Alkan ve MuDoTu, detaylı yazılarınız için teşekkürler... Olmayana heves, olana keyif veriyor gerçekten...
-Polemige girmeksizin aracin kendileri icin dusundurduklerini, neden bu araci tercih ettiklerini,
Bir GS fotoğrafı gördüğümde, hele ki yüklü bir GS fotoğrafı olursa, ister hava ister yağ-kafa olsun, kendimi katedilecek upuzun bir yolun başında veya ortasında hayal etmekten alakoyamıyorum. Yıllarca, çok sayıda dünya turu yapan profesyonelin favori motoru olması, arkasında binlerce fotoğraf ve yazı arşivi olan bir model serisinden de bu beklenir zaten.
GS, bende gurbet-özleminin, boksör motor salınımı ile harmanlanmış vasıtası...
Tur, gerekirse iki kişi sorun değil... Yükünle nakleder... Arazide, sadece o amaç için yapılmamıştır, sebat eder... Asfaltta tek başına mest eder ...
Yorgun Frolayn'ın kronikleştirdiği, Boksör sevgisi sonucunda aldığım R 1200 GS'im tam da 1200 km'de ne mutlu bana...
-Urun kimliginin(markanin), secimde(veya gelecekte) etken bir rol oynayip oynamadigini,
En karizmatik cevap bu değil, şüphesiz ama, ama marka benim için önemliydi, çünkü "boksör" burada (Ha, bir de Ural'da ; onu geçelim... ) En güzel ve detaylı giyim kuşam da burada...
Ben uzun süre, mevcut motorlarımla devam etmek istiyorum. Değiştirirsem, yine bir GS isterim herhalde. Tamamen, başka tarzlara meyletmedikçe bu çizgiden çıkacağımı zannetmiyorum.
-Yuzdeye vurursak(yaklasIk) daha cok hangi yol sartlarinda kullandiklarini,
Benim vaktim hep az... 30'undan sonra, aslında bir çoğumuzun böyle... GS almaktaki gayem, kısa kaçışlarda en uzun yolları, gerekirse yol seçmeden alabilecek kapasitede olması...
Bu "kaçışlarda" fırsat buldukça toprağa girecek olursak, yüzde 95 asfalt, yüzde 5 toprak diyelim...
Şimdilik yüzde 100 asfalt ... Kardan buzdan sahil boylarında gazlamaktan şöyle bir viraj keyfi bile yapamadık henüz ...
-Asagida yer alan modellerden secmeleri gerekse, tercihlerinin hangisi olacagini ve cok kisaca nedenlerini
Ben tercihimi 1200'den yana yapmışım zaten :
- Serinin en son ürünü, en hızlısı ve galiba en torklusu,
- Hem GS, hem hafif,
- Kaportaları iki dakikada sökülüp takılıyor ,
- Ayarlanır selesi çok güzel,
- İstanbul dışında olup ikinci el motorları takip etmek ve gönül rahatlığıyla almak zor,
Ben bilindiği gibi ADV diye yola çıktım ama, geri almaktan aciz kaldığımı kendime itiraf edip vazgeçmiştim.
Geriye doğru, önce R 1100GS(kırmızıya göre Kalahari sarısı(?)(evet biraz aykırıyım ) sonra da R100GS (yüksek ön çamurluklu) ve tabii R 80 GS PD (PD?)...
------
Gelelim bu güzellerle Gelibolu'daki buluşmamıza...
R 80 GS PD... Hindistan yolcusu...
R 100 GS... Kazakistan yolcusu...
_________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
- ABD de yasiyorum, ve "Ben bu H-D tayfasindan degilim" imajini en guclu veren motosiklet, boyali kus gibi hemen butun marka ve model motosikletlerin arasinda "bambaska birsey" olarak gorulen motosiklet olmasi. (Harleyciler-cruiserciler alinmasin, ancak buraya gelip bir sure yasarlarsa neden bahsettigim anlasilabilir ayrica sahsi tercihimdir)
- Yukardaki nedene bagli sekilde BMW, ozellikle GS kullanicilarinin tecrube, yas ortalamasi ve kultur seviyesinin bana yakin yada benim ustumde olmasi. Bu insanlarla daha kolay iliski kurabilmem, kamplarda, ralli ve kisa-uzun gezilerde bu insanlarla beraberken kendimi cok daha konforlu hissetmem.
- Advrider grubundan arkadaslarimin olmasi.
- II. Dunya savasi filmlerinde, collerde, tundralarda gordugum ilk gercek "GS" lerin bende biraktigi imaj. (Bence GS in tarihi 25 yilin cok ustundedir bu nazardan)
- Merak
- Benim estetik anlayisima gore cok guzel olmasi. Aslinda karikatur gibi bir alet, hatta "BMW GS, Almanlarin espri anlayisi oldugunun kanitidir" derler. Dogru... Acaip bir seydir, ancak gel gorki istakoz, peygamberdevesi vb hayvanlar da acaip olmakla beraber tasarim harikasidirlar. Benim bu tur seylere bir hayranligim var.
- Kullanmakta oldugum K-RS ile bir ara kendimi oldurecegime inanmis olmam. (abartiyorum ama gercek payi da var), Ayica farkinda olmadan hiz limitlerini kolayca astigimdan her yil ceza yiyip duruyordum. GS in daha halim selim oldugunu dusundum.
(degilmis , tabii ki kabahat bende...)
Saka bir yana tabii ki ama hakikaten daha akli basinda, uslu bir motor. RS deki gibi habire, "ben ne yapiyorum, deli miyim, yavaslamam lazim, acelem ne" gibi konusmuyorum en azindan.
- RS den daha hafif.
- Duserse kaldirmasi pek cok motora nazaran cok daha kolay (ozellikle RS e nazaran).
- Karsisinda oturup seyrederken, yada garajda beni bekledigini hatirladigimda bile bani hayal ulkesinde turlu seyhatlere goturuyor. Hicbir yere gidemeyecek bile olsam hayal dunyami canli tutmasi cok onemli.
- Butun ciddi tur sirketleri ve motosiklet seyyahlarinin tercihi olmasi
- Cocuklugumdan beri bindigim bisikletle her zaman dag tepe gezmisimdir. (O zamanlar "Mountain Bike" konsepti yoktu tabii ki) Ilk motosiklet alabilecek parayi bir araya getidrdigimde de bir Suzuki TS185 enduro aldiydim. Sonra da oyle gittiydi. Zaten TR de trafikte motosiklete binmeye korkar olmustum, enduro tam bir kurtulustu. Bu motosikleti enduro-turing in en iyilerinden biri olarak (kendi capimda tirmanabilecegim merdivenin son basamagi gibi) goruyorum. Merdivene birileri basamak ilave edip duruyor bu arada (1200GSAdv gibi ) bakalim Allah saglik verirse hayat neler gosterecek.
- Dunya haritasina baktigimda nedense Alaska, Usuaia, Sibirya, Patagonia, Yeni Zelanda, Avustralya, Zimbabve gibi yerler gozume takiliyor ve kendimi GS in tepesinde, agzim kulaklarinda oralarda biryerlerde hayal ediyorum. Baska bir marka veya model degil, ve bu son 15 senedir boyle. Senirim sebebi Dakar yarislari, bu yarislarda GS in buyuk basarisi ve dunya seyyahlarinin tercihleri olmali.
Omrumun geri kalan kisminda hic bir zaman bu ulkelere gitme sansim olmasa bile o is icin gerekli motosiklete-ekipmana sahip olmam ruh sagligim acisindan son derece onemli.
- Guzel oldugunu soylemismiydim ?
Iste asagi yukari bu sebeplerle GS Adv sectim. Kisaca izlenimlerim sunlar oldu:
- Bakimi cocuk oyuncagi, kendim yapiyorum. Zaten hic bakmasan da oluyor...
- Yag yakiyor, evet dogru cunku yere paralel silidirler park halinde, ozellikle yan destekte park edildiginde, ve yuksek devirde uzun yolda cok zorlarsam yanma odasina yag sizdiriyor olmali ve bir miktar eksiltiyor. Bu eksiltme su anda (16KKm) artik farkedemeyecegim kadar az. 16KKm de 3lt yag yaktim, rahatsiz edici bir rakam degil herhalde.
Bu konudan rahatsiz olanlarin bilmesi gereken sey bu makinenin 50-60 KKm de ekonomik omrunu dolduracak sekilde degil kelimenin tam anlamiyla yuzbinlerce km yapacak sekilde tasarlanmis olmasidir. Segman ve yataklarin oturmasi haliyle zaman aliyor gordugum, duydugum kadariyla. 0 km alanlarin bu motoru gercekten evladiyelik kullanma planlari varsa motorun acilma doneminde kurallara-el kitabina uymalarini tavsiye ederim. Motoruna el surulmeden torunlarina devredebilirler bir gun...
- Kullanmasi cok kolay ve keyifli-eglenceli. "fun factor" denilen, kendini zorlamaksizin suratinizda siritmayla surmek gayet dogal.
- Gorunurlugu cok yuksek. Ozellikle aluminyum cantalar ve ekstra isiklarla... Cip, minivan vb araclarin dikiz aynasinda UFO gibi gorunuyorsunuz. Arkanizdan gelenler onlerinde at arabasimidir, traktormudur anlayamadiklari koca bir heyula goruyor. O yuzden aluniyum cantalari hic cikartmiyorum.
- Katalitik konvertor yazin dusuk hizda-sehir icinde rahatsiz ediyor, ayaklarimi cok isitiyordu. Sokmek zorunda kaldim. Bence bu bir tasarim hatasi.
- RS in cruise control unu, bazen sonsuz gucunu ariyorum.
- RS e gore uzun yolda cok daha konforlu, ozellikle esim icin.
- RS den sonra insan kendini "motosiklete binmis" gibi hissediyor. Kendine has bir vibrasyon ve sesi var. Benim hosuma gidiyor. Kimisi begenmeyebilir.
- Benzini bitmek bilmiyor, habire benzinci aramak zorunda kalinmiyor.
- Benzin filtresinin yeri cok kotu. Tasarim hatasi bence. Ulasmak icin tanki sokmek lazim. (Madagaskar da kirli benzinden tiknirsa ne yaparim diye dert ediniyorum durduk yerde... )
- Agir... evet, ozellikle baslarda zor oluyor. Acemi surucu icin orta sehpaya almak, indirmek, nasil cikacagini dusunmeden parketmek kabusa donusebilir. Sifir - 2 km/h in ustunde hic bir sorun yok. hatta agirligin verdigi yola oturmusluk, guven hissi, "hey aslanim beee.. " dugusu var . 1150GS ve 1200GS de bu olay yok. Siska ciliz seyler... Peh...
- Kutlesine gore eni konu kivrak bir motosiklet. Sehir icinde sorun yasamiyorum. Evet genisligi dolayisiyla oyle aralardan sivismaca filan yasak bize, bu durumlarda scooterlara madara oluyorum ama ne gam... Zaten sevmem oyle seyleri, hele esim varsa arkada bu tip durumlarda kafama fotograf makinesiyle vuruyor... Pavlov un kopegi gibi oldum, mesele kalmadi.
- Guzel bir motosiklet oldugunu iyice idrak ettim... Soylemismiydim..
Bence urun kimliginin(markanin), secimde(veya gelecekte) etken bir rol oynayip oynamadigi
Urun kimligi = marka midir bilmiyorum, Marka nin tabii ki etlisi olmustur. Yukarda "hayir, olmamistir" diyen arkadaslar catir catir yalan soylemektedirler. BMW dunyanin iyi ureticilerinden biri, koklu ir firmadir. "Alman mali" denince akla "muhendislik" geldigini Almanlar da biliyor. Bu onlar icin milli bir dava.
Rusya ve TR deyken BMW markasi benim icin "armudun iyisini niye ayilar yiyiyor ey yuce Rabbim" duygusundan dolayi suekli bir uzuntu vesilesi olmaktaydi. Burada genelde otomobillerden bahsettigim anlasiliyordur umarim, ve bu bir genelleme. BMW otomobil sahiplerinin dellenmemesini ama ellerini de vicdanlarina koymalarini dilerim. AYni seyi Mercedes sahipleri icinde soyleyebilirim.
Neyse burada BMW nun "Armudun iyisi" klasmaninda oldugunu butun omrumce kabul etmisimdir. Bu cumleden hareketle yetkililerden bana bir adet Z4, bir adet X3 ve bir adet de 750L hediye edilmesini rica ediyorum...
Her neyse, ABD de bu imaj kayboldu. Ayni rahatsizligi burada duymuyorum, ve markayi daha da cok begeniyorum.
Gelecekteki secimlerde de etken olacaktir, en azinda listemde ilk uc icinde her zaman en az bir Black Magic Woman olacaktir.
-Yuzdeye vururarak (yaklasIk) daha cok hangi yol sartlarinda kullandigim...
ABD nin asfalt cenneti, toprak fukarasi bir bolgesinde yasamaktayim...
Motorla her gun ise, firsat buldugumda da hafta sonlari ~ 400 km/gun gibi gesiler yapmaktayim. GS i alali daha bir yil olmadi. % degerlendirmesi gercekci olmayabilir. Ama
% 100 Asfalt
bunun
%50 si koy yollari
%10 Sehirlerarasi
%40 sehir ici
-GS Modellerinden model secmem gerekse, tercihim R1200GS Adv olurdu.
Sinan, bu calisma icin tesekkurler.
Buyrun, Ripley in vesikalik resminden yaptigim bir renklendirme...
Evet GS'in bir imaj motoru olduğu kesin ,zaten kullanıcıların çoğu da bu sebeple kullanıyor ."Ben bunu arazide de kullanıyorum" diyen adam kendini kandırıyor.Gs tercih edilmesinin en önemli sebebi imaj oluyor yine .Hatta insanlar kendini imaj olayına öylesine kaptırıyor ki toplu yapılan buluşmalara gelen bir GS sahibi ,motorundan inen başka bir motor kullanıcısına "GS'leri nereye park ediyoruz?"sorusunu sorabiliyor Her kullanıcı böyle değildir ama bazı insanlar da bunu imaj olarak kullanıyor.Ha bu kötü bişey mi? Bence değil ama komik işte _________________
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 3352 Nerden: New York
Tarih: Cmt Şub 11, 2006 1:17 am Mesaj konusu:
Teoman demiş ki:
Evet GS'in bir imaj motoru olduğu kesin ,zaten kullanıcıların çoğu da bu sebeple kullanıyor ."Ben bunu arazide de kullanıyorum" diyen adam kendini kandırıyor.Gs tercih edilmesinin en önemli sebebi imaj oluyor yine .......
Bu sence oyle, ve bu olaydan bir sey anlamiyorsun. "Dar kafali" demek boyle bir tip oluyor . Amacin polemik, ve goruslerin subjektif. "imaj motoru" ne demek anlamiyorum ama "poser" motoru (yani sus-gosteris-"hava atmak" amacli) demek istiyorsan buna mabadimla guldugumu bilmeni isterim.
Ha, mesela ben bu amacla kullaniyor olabilirim (degilim ama oyle olsun) bu "GS" konseptini baglar mi? Paris-Dakar yarislarinda kirdigi rekoru etkiler mi? Dunyayi tepe tepe dolasan GS lere bundan ne? Dunyaya "enduro" diye, "dual-sport" diye bir konsept getiren makinedir GS. Bos konusmayalim. GS olmasaydi KTM diye bir sey olacakmiydi Varadero, Tiger, Cagiva Elephant, Africa Twin vs ? Supermoto? Hepimiz MX, cruiserler ve SS lere mahkumduk simdi.
Herneyse bu tip bi manasi olan aciklamalarla kimseyi ve kendimi yormayayim, senin anlaman ya da okuduklarindan bir sonuca varman gibi yanlis bir beklentim olmamali. Almisin eline bir kova camur, o baslik senin bu baslik benim siva babam siva... Var bu isten bir cikarin ama ne oldugunu cikartamadim. Hastalik iste. Ayip.. bak Sinan basta yazdi, bu cirkefliklere girmeyin diye rica etti cocuk.
Komikmis, yesinler.... GS mundardir Teoman, mundar.... Maximus bu isi biliyor vallahi...
Kayıt: Oct 06, 2003 Mesajlar: 749 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Şub 11, 2006 8:49 am Mesaj konusu:
Teoman demiş ki:
Evet GS'in bir imaj motoru olduğu kesin ,zaten kullanıcıların çoğu da bu sebeple kullanıyor ."Ben bunu arazide de kullanıyorum" diyen adam kendini kandırıyor.Gs tercih edilmesinin en önemli sebebi imaj oluyor yine .Hatta insanlar kendini imaj olayına öylesine kaptırıyor ki toplu yapılan buluşmalara gelen bir GS sahibi ,motorundan inen başka bir motor kullanıcısına "GS'leri nereye park ediyoruz?"sorusunu sorabiliyor Her kullanıcı böyle değildir ama bazı insanlar da bunu imaj olarak kullanıyor.Ha bu kötü bişey mi? Bence değil ama komik işte
Bu tarz yaklaşımlar için diğer topikleri kullanabilirsin, sinan bu topikte polemiğe girilmemesini özellikle rica etmişti... Bunu yazmanın ne gibi bir amacı var doğrusu çok merak ettim _________________
Kayıt: Jul 23, 2003 Mesajlar: 143 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Şub 11, 2006 10:08 am Mesaj konusu:
Donald_Duck demiş ki:
- Kutlesine gore eni konu kivrak bir motosiklet. Sehir icinde sorun yasamiyorum. Evet genisligi dolayisiyla oyle aralardan sivismaca filan yasak bize, bu durumlarda scooterlara madara oluyorum ama ne gam...
evet, kıvrak gibi görünmediği doğrudur... Çoğunlukla şehir içinde (İstanbul), rezalet trafikte 1.viteste giden kafesli araçlarına arasında sıvışmaca yapıp duruyorum, skutırlara, kuryelere madara olmuyorum pek, çoğunluka onlardan yol isteyen taraf oluyorum
"Şehir içinde sıvışmaca yaparken silindirler sorun yaratmaz mı ki?" endişesi olabilir bilmeyenlerde, tam tersi, hiç sorun yaratmıyor bende, hatta daha da güven veriyor, bir de koruma demiriniz varsa "yahu alt tarafı koruma demirini bana yol vermeyen şu 4teker bozuntusuna sürttürürüm, ne olacak ki" diyorum.. Bir keresinde kazara sıkışık trafikte motoru yatırmıştım yanımdan geçen bir taksinin üstüne, adamcağızın sol kapısı boydan boya yarılmıştı
Ben de yasima ragmen utanarak soyluyorum ki (yaptigimi degil soyledigimi yapin ve aralara girmemeye gayret edin yine de), sIkIsik trafikte sabirsiz huyum sebebiyle aralara girmeden edemiyorum ve de hicbir sorun da (bugune kadar) yasamadim Allaha sukur. Aksine koruma demirli bokser'lar guven veriyor. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Kayıt: Mar 31, 2004 Mesajlar: 741 Nerden: istanbul
Tarih: Cmt Şub 11, 2006 12:05 pm Mesaj konusu:
Sinan bu güzel araştırma ve topic için öncelikle teşekkürler...
BMW GS serisini genel olarak beğendiğimi söyleyerek başlayayım. Gerçi şu anda kullandığım Africa Twin'i almadan önce iki alternatif vardı kafamda: 1150 GS ve Africa, BMW motosikletlerinde 0 fiyatlar pek ucuz sayılmazken 2. el fiyatları bir hayli enteresan oluyor ve aynı yıl üretimi yukardaki 2 seçeneğin fiyatları da o dönem birbirine çok yakındı, ama Africa her zaman sahip olunamayacak özellikte farklı bir motor ve o dönemki ruh halime (ki zannederim min. 2-3 sene daha devam edecek) ve kullanım şartlarına Africa Twin daha çok uyuyordu...
GS serisinden 1150 GS ADV ve 1200 GS için deneme sürüşü yapma imkanım oldu. Bu sürüşler ve takip ettiğim bilgiler doğrultusunda BANA GÖRE bu gruptaki motorların avantajları ve dezavantajlarını şöyle sıralayabilirim:
AVANTAJLAR
* Telelever, Paralever
* ABS
* Ağırlık merkezinin de etkisiyle motorun çok dengeli olması, virajlarda rahatlık
* Şaftlı olması
* Telli cant olması
* Benzin sarfiyatının makul olması
DEZAVANTAJLARI
* Çok fazla elektronik kontrollu sistem içermesi
* 1200 GS'den önceki serinin ağır olması ve arazideki hareketleri kısıtlaması (Yol ağırlıkta kullanımda bu avantaja dönüşebiliyor tabii)
* Garanti süresi devam eden motor için tek alternatifin (şu an için) Borusan olması
* 0 satış fiyatının ucuz olmaması (Şu andaki TL karşılığına bakmayın, 1 senedir TL Euro karşısında % 15 kadar değerlendi, BMW'lerin ülkemizdeki fiyatı da geçen dönemlere göre düşmüş oldu)
Ben BMW'nin sorunlarının ve masraflarının da biraz fazla abartıldığını düşünüyorum ve çok karalanmasını antipatik buluyorum. Diğer yandan BMW kullanıcılarının bazılarının da buna karşı çok fanatik olması bu kişilerde doğal olarak subjektif bir bakış açısı yaratıyor ve sitemizde de sıkça karşılaştığımız bir kısırdöngü haline geliyor .
Mesela yağ yakması bu motorun karakteristiği, alan da biliyor, bunun ne dezavantajı olabilir? Zincirli motor kullanan zincir yağı taşıyor, GS kullanan motor yağı
Ayrıca BMW'nin GS serisinin çok eski modellerini de bir çok Avrupa ülkesinde görebilirsiniz. Avrupa toplumu için ekonomik olmak çok önemlidir, havaya civaya pek bakmazlar (İtalyanları ayırıyorum bu noktada tabii )bu yüzden dizel arabalar benzinliden fazladır veya 0 araba/motor almak yerine daha eski taşıtları tercih ederler. BMW'ler bu kadar sorunlu olsa oralarda da bu kadar tercih edilmezdi diye düşünüyorum... _________________ Taner Üstün
Honda XRV 750 Africa Twin'03
yol gidilmez yaşanır
Bu sence oyle, ve bu olaydan bir sey anlamiyorsun. "Dar kafali" demek boyle bir tip oluyor .
DD arasıra söylediğin şeylere dikkat et istersen.Senin seviyende(seviyeni de net bilmiyorum ama hüsn-ü zan ile yaklaştım)ve yaşında birine yakışmıyor bu kelamlar.Sonra bunun üstüne ben bişey diyecem ,altından kalkamıyacaksın..
Alıntı:
GS olmasaydi KTM diye bir sey olacakmiydi Varadero, Tiger, Cagiva Elephant, Africa Twin vs ? Supermoto? Hepimiz MX, cruiserler ve SS lere mahkumduk simdi.
Bunu da bir ara küllahıma anlatırsın.Zaten BMW markası da olmasaydı şimdi ki arabalar da olmazdı.
Alıntı:
Almisin eline bir kova camur, o baslik senin bu baslik benim siva babam siva... Var bu isten bir cikarin ama ne oldugunu cikartamadim. Hastalik iste. Ayip.. bak Sinan basta yazdi, bu cirkefliklere girmeyin diye rica etti cocuk.
Sinanın yazdığı yazıyı görmedim atlamışım demekki.Haaa gelelim benim bu işteki çıkarıma;Ben BMW hariç diğer tüm motorsiklet üretici firmaların ortağıyım o yüzden böyle yapıyorum .Mutlumusun? tatmin oldun mu?
Ayrıca Çirkef kelimesinin manasına bakıp öyle konuş.Ya da gaganı kapalı tut.Terbiyesizleşmenin lüzmü yok.Kimbilir kaç senedir onlarca foruma yazıyosun hala yazmayı öğrenememişsin[/quote] _________________
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Yardım
Arama
Kullanıcı Grupları
Profil
Özel mesajlarınızı kontrol etmek için giriş yapın
Giriş
Boksör sevgisi sonucunda aldığım R 1200 GS'im tam da 1200 km'de ne mutlu bana...
; onu geçelim... ) En güzel ve detaylı giyim kuşam da burada...
... Kardan buzdan sahil boylarında gazlamaktan şöyle bir viraj keyfi bile yapamadık henüz 
, tabii ki kabahat bende...)
Pavlov un kopegi gibi oldum, mesele kalmadi. 
