Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
BÖLÜM 1 :GEZİ FİKRİ VE HAZIRLIĞI
------------------------------------------------------------------------------------
Her şey “BMW’nin 70’li modelleri” başlığına, Gökhan rumuzlu üyemizin şu mesajıyla başladı:
Gokhan demiş ki:
Hafta sonu m'otofest'e gittim. EMOK'un katilacagi soylenmisti ama katilmadigi icin benim icin biraz hayal kirikligi oldu. Ama motosikletlerin durdugu otoparklardan birinde asagidaki uc harika makineyi gordum, cevrelerinde kedi gibi yalanarak donup durdum:)
Cok guzeller. Hele bu... Ben bir motorlu araca asagidaki kadar yakisan bir renk gormedim. Ilgilenenlere, tankin uzerindeki logoda Zonguldak Motosiklet Klubu yaziyor sanirim.
Allah sahiplerine bagislasin, yola yol, seneye sene demesinler. Daha nice 20-30-40 yillar cikarsinlar.
Bundan yaklaşık bir ay sonra Sinan Özgen beni ziyarete geldi ve kendisine Zonguldak veya Batı Karadeniz’de siteden tanıdığı olup olmadığını sordum, ZMK'yı ziyaret fikri oldukça heyecanlandırmıştı beni.
Rüzgarın babası, Tümer Tombuloğlu’nun Ereğli’de yaşadığını ve bana memnuniyetle yardımcı olabileceğini söyledi.
Tümer… Geçen sene arkadaşlarıyla hepimizin gönlünde taht kuran Doğu Anadolu gezisini yapmıştı. Nasıl da aklıma gelmemişti? Doğrudan durumu özel mesajla ilettim. O bana daha samimi bir mesajla zevkle yardım edeceğini, Zonguldak Motosiklet Kulübü’nü yakından tanıyan arkadaşı olduğunu söyledi.
Zamanlama olarak hep mayıs sonunu düşündüm. Orası çok soğuk olmamalıydı, bu arada yolun ilk yarısı da çok sıcak olmazdı, işler açısından da uygun olurdu. Geriye malzeme temin etmek ve daha önemlisi YF’ye ikinci bir revizyon yapmak kalmıştı.
Kışı Yorgun Frolayn’ı hazırlayarak, eksik kamp malzemelerini tamamlayarak (ilk gün yolu İznik’te kamp yaparak bölmeye kararlıydım, hatta belki dönüşte de böyle bir şey yapabilirdim) geçirdik. Bu arada BaSuT abiden Auto Route programı temin edip alternatif rotalara yoğunlaştım.
Nisan ortası Tümer’le ikinci teması kurdum. Telefon numaralarını almanın zamanı geliyordu. Kısa sürede cevap verdi. Kulüp üyelerinin yaş ortalamalarının yüksekliğini belirtmiş, istememe rağmen mesajında e-maillerini iletememişti.
Başkanları Kemal Albayrak’ı aradım. Kemal bey üyelerden Şua beye yönlendirdi beni ve o da e-mail adresini gönderdi. E-mail benim için önemliydi, zira kendimi ve ikitekeri tanıtan kısa bir yazı ve gezilerimden bir iki link göndermek istiyordum.
Çok sıcak ilgi gösterdiler. Gezi raporları ve mesajım haricinde, benim hakkımda hiçbir şey bilmeyen, resmini bile görmediğim Şua beyin, şu sözleri doğru yere gittiğimin en doğrudan ispatı oldu:
“Ahmet bey… Ne zaman dilerseniz, kendi eviniz gibi geleceksiniz…” _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
En son coolrider tarafından Sal May 31, 2005 9:06 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Uluyan kopek fotografi aradim ama bulamadim. Keyifli bir yazi okuyacagimizi hissediyorum. Sanirim Temmuz`da da genc kardesi ile bulusturacaksin seninkini
Ev ve işteki ayarlamaları yapmıştım. Ancak güzergahta hava tahminlerine göre hep yağmur bekleniyordu. Altı saatlik yağış miktarları az gözükse de, sağanak geçişleri de olabilir görüş düşebilirdi. Ve benim yağış tecrübem hemen hiç yoktu .
Motorumu yükleyip tam yola çıkarken bulutlar alçaldı, yalnız yola çıkmanın verdiği tek başınalık hissi ve keyifsiz hatta zor bir sürüş beklentisi içimi daraltıyordu .
Çıkış anını bekçimize tespit ettirdim.
Bu motorumun gezi boyunca en güzel hali. Ne var ki, alkol problemi olan bekçimiz kendi görüşünü makinaya da yansıtıyor .
İznik’e doğru gitmeyi, gölü çevreleyen yolu yapmayı ve gece gözüme kestirdiğim bir kampingde geçirmeyi amaçlıyorum. İşte tam güzergah:
Havran’ı geçip yükselikçe, hava hafiften atıştırmaya başlıyor. Şapdağı’ndan önceki son PO’da yağmurluğumu giyiyorum. Yolun çok başındayım daha…
En fazla beş km sonra, Şapçı mevkiinde, başlayan sağanakla göz gözü görmez oluyor. Eldivenleri ve botları test ediyoruz. Sonuç olumlu, ama moral sıfır! Çelınç’çıların karda dağ geçişlerini, “Long Way Round” daki “Kemik Yolu” etabını hatırlayarak kendime son gazları veriyorum. İyi de, kulaç atsam da olacak, hani !!!
Çok şükür alçalmaya başladıkça İvrindi’ye doğru yağmurun hızı kesiliyor. M.Kemalpaşa’ya vardığımızda da, hava hafif hafif delinmeye başlıyor. Badireyi atlattık .
Açılan havayla kahvaltı molasını, az sonraya Varan tesislerine erteliyorum. Yükümüzde bir şey yok…
Kahvaltı faslını kısa kesip çıkmadan güvenlikten bir iki resim çekmesini istiyorum.
Güül-le-riin i-çiin-den Yo-or-gun,
Frolayn Frolayn, gel bana ge-el …
Soluksuz İznik gölüne gidiyorum. Hava bazen deliniyor, bazen ha yağdı yağacak…
Göle varınca bir parça güneş o kadar moral veriyor ki …
sürecek... _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
Ama sevincim kursağımda kalıyor . Bir yanık yağ kokusu almıştım ama, benim dışımdadır diye yormuştum. Halbuki:
Şaft körüğünü patlatmışız … Bu yol yapmaya engel değil. Ne var ki akan yağ daha yeni taktırdığım susturucum üzerinde kötü izler bırakmış bile…
İlk iş, tavsiyelere göre, güney kıyısını kamp yeri için alıcı gözle tarayacağım, İznik’e kadar… İznik’e yakın bir yerde kalırsam, bir sonraki gün için daha uygun olacak.
Gölyaka’ya doğru…
Zeytin ağaçlarının arasındaki dar yolda keyif keyife yol alıyorum . Ta ki, Bir viraj sonrasında, karşıdan önündeki traktörü sollayıp beni az daha yoldışına atan kamyonete kadar . Güney yolu için özel uyarım, burada biraz yoğurdu üflemeli . Bilhassa Dutluca, Göllüce’den güneyden bağlantılar çok tehlikeli . Özellikle dikkat edilmesi lazım.
Yoldan bir manzara daha. Hava yükseliyor .
Paşapınar köyünde benzin alıyorum. Eee, “kırmızı süper” artık böyle kıyıda köşede bulunuyor… 313 km’yi arkamda bırakmışım .
Güney sahili bana aynı söylendiği gibi, hemen hemen tamamı kampa uygun. Ancak yalnız kalacağım için, şöyle bana akşam yemeği de yiyebileceğim bir kamping-restoran tarzı bir yer bakıyorum.
İznik’e doğru bir yer kerterizliyorum. Şimdi İznik’e bir problemi daha çözmüş olarak gidebilirim.
İznik’te fazla turistik-tarihi amaçlarım yok. Bu seferlik müzeye bir göz atıp yeşil camiyi görsem yeter. Bir dahaki seferlere de bir şeyler bırakmalı…
Müzede, bölgenin MÖ 5500’lere dayanan bir yerleşim alanı olmasına hayret ediyorum. Çinileri zaten gayet iyi biliyoruz.
İznik gölünü çevreleyen zeytinlikler gözalıcı. Sahipleri çok iyi bakmışlar, bahçelerde diş kurcalamaya çöp yok adeta…
Görünüşe göre baskın bir mahsül alacaklar. Fiyat konusunun da kolaylarına gelmesini umarak tomurcuklara ve sürgünlere bir göz atıyorum. Bizde çiçekler meyvaya dönüşmek üzere, burada yeni açıyor. Tamamen iklimden kaynaklanan ilginç bir fark …
Sürgünlere zumladığımı gören bir vatandaş u atıp dibimde bitiyor…
Vatandaş: Hayrola bir şey (hastalık bab’ında) var mı ?
CR: Yok maaşallah, ben de zeytinciyim yakından bakayım dedim .
Vatandaş: Hııı… İyi…
Kuzey kıyısında güneyden farklı olarak az da olsa, şeftali gibi meyva bahçeleri de zeytinliklerle beraber yeralıyor.
Orhangazi’ye yeniden ulaşıp kamp yerime kadar, tekrar güneyden “Karacakaya” restoran-kamping’e varıyorum.
İşletmeci, aynı zamanda bungalov da kiralıyor. Ben çadırı tercih ediyorum, bungalov hesapta yoktu. Bu kadar yol boşuna mı sırtımızda taşıdık!
Bu arada İzmir’i arayıp ertesi gün Düzce’ye bir şaft körüğü yollatıyorum. Düzce’de Tahsin usta da takarız diyor. E, bir sorunu daha çözdük gibi… Hazır telefonu almışken “TheJackal” Serhat’ı bana Düzce-Akçakoca arası belki takılır diye arıyorum. Yarın öğlen Düzce’de olacağını söylüyor. Bir yol arkadaşı da bulduk sonunda …
Çadırımı kurduktan sonra hafif bir yorgunluk çöküyor. Göle karşı ayaklarımı uzatmayı hak ettim artık .
Biraz da çadırda yorgunluk attıktan sonra, yemek faslına geçebilir, güneşi göle batırabiliriz .
Yayın balığını tercih ediyorum. Yeşil silindir tenekede kendi yağım var . Bunu hep yapmalıyım. Üçüncü şişeyi de yanıma alıp yatmaya gidiyorum. Yarın erken kalkıp Düzce’ye tamirata gideceğiz .
sürecek... _________________ 72' Ahmet ERTÜR
70' BMW R 75/5 (Yorgun Frolayn)
05' BMW R 1200 GS (Sarı Şekerim)
05' Kanuni 125 Cheetah (Kara Uçurtma)
CR'dan güvenli sürüş önerisi: Motorumuzu bir gün çocuğumuzun sürmesini isteyeceğimiz gibi sürelim!
Kayıt: Mar 31, 2004 Mesajlar: 741 Nerden: istanbul
Tarih: Sal May 31, 2005 3:14 pm Mesaj konusu:
Mmmhhh, harika anlatım, güzel resimler, çok keyifli bir gezi yazısı ortasında buldum kendimi, bekliyoruz devamını _________________ Taner Üstün
Honda XRV 750 Africa Twin'03
yol gidilmez yaşanır
Ahmet'cigim cok keyifli bir gezi yapmissin ve nefis bir sunus bu ellerine, aklina, deklansorune saglik. Devamini merakla bekliyorum/z. Yorgun'a yan cantalar muthis yakismis, genclesmis sanki kerata _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Kayıt: Aug 19, 2003 Mesajlar: 209 Nerden: İstanbul
Tarih: Sal May 31, 2005 6:04 pm Mesaj konusu:
Ahmetçim gezi yazısı yazmanın sınırlarını çok üst noktalara taşıdın, şimdi en baba geziyi yaptığımı düşünsem bile böyle bir rapor hazırlamadıkça buraya da koyamam.
Yan çantalar züpper olmuş, nereden buldun onları? BMW tee o zamanlar şu onrjinal aksesuar işini çözmüş demek. BMW klasik touring.
Mökkemmel gidiyor rapor, devam et bakalım. _________________ Barış Demirağ
İstanbul
V-twin
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız