Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Hayatında kimseyi ısırmamış sosyete kanişi bile ilk kez birini ısırmak için elinden geleni yapacak ..
Cem, sen çok yaşa emi .
Hepbirlikte inşallah
TDM-1056 demiş ki:
1980 yılında ilk Motorsikletim 150cc 4vts kırmızı cz (cezet) .......
Benim de ilk motorum ceze idi.
Sevgiler...CeM...
Tamam cz ile ilgili duygusal hisler bende de mevcut lakin o yıllarda (14 yaşında kızan için) Türkiye ve Trakya şartlarında tek materyal benim için de oydu. 4 zamanlının varlığından da haberdardırdık gönül de istiyordu üstelik ama ulaşmak namümkün. Cz bulduk cz kullandık. Hatıratına saygılarımla esenlikler seninle olsun.. _________________
Kayıt: May 05, 2004 Mesajlar: 1614 Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr Arl 06, 2009 12:33 pm Mesaj konusu:
Enteresan yahu.. Ben de 14 yaşındaydım
Dört zamanlı ufak hacimli motor olarak da sadece Suzuki GN125 leri biliyorduk. Çevremizde sadece birkaç tane gördüğümüz tek ufak hacimli dört zamanlı buydu. İki zamanlı motorlara binenlerin bunlara acımasızca bok atışını da iyi hatırlıyorum. Sübapları varmış. Sübapları yamulurmuş. Egzantriği varmış. Egzantriği kırılırmış. Bu "yeni çıkan" küçük cc. sübaplı motorlar beş para etmezmiş..
Sonra elektronik ateşleme çıktı ve bunun için aynı teknoloji bağnazlıklarını dinledik durduk ..
Tubeless lastik için..
Enjeksiyon için..
Kampana yerine hidrolik disk fren için..
Hatta marş motoru için..
Onlarca insanın hurda Japon motorlarını tornacıda zurnacıda parça uydurup yürütme hayalleri kurduğu günlerdi. Motorla uğraşan, meraklı olan herkes yedek parça yokluğundan paranoyak zihnisinirler gibi enteresan yaratıcı çözümler üretmeye çalışırdı. Bir motorun krank milini alakası olmayan başka bir motora uydurabilmek için iki senesini veren adam bile tanıyorum.
..........
Yıllar önce Türkiyeye tarım makinaları ithalat tarihçesini anlatan bir yazı okumuştum. İthalat, ödenen para, tarımsal üretimin yıllar içinde artışı vs. vs. Bir grafik çok ilgimi çekmişti. Sayıları net hatırlamıyorum ama ..
Menderes iktidarından önce Türkiyeye ithal edilen traktör markası 8, bu markaların ithal edilen model sayısı 14..
Menderes dönemiyle beraber ithalatı yapılan toplam marka sayısı 50 gibi bir rakam.. Model sayısı bunun iki katı..
Çoğu malın garantisi yok. Arkasında doğrudüzgün bir ithalatçı firma yok. Yedek parça ya yok, yada sen satın aldıktan 4-5 sene sonra hiçbirşey yok. Ekonomik ömrünü doldurmadan hurdaya çıkan onbinlerce traktör.. Belli başlı markalar dışında çoğu 10 yılı atlatamadan, yedek parça sorunu yüzünden hurdalıklara terk edilmiş vs..
Bizim ülke olarak motosikletlerde de aynı şeyi yaşadığımızı düşünüyorum. Özellikle 1969 sonrası .. Ve özellikle Japon markalarının her ay yenisi çıkan modelleri karşısında..
Ekonomik kaynakları kısıtlı bir ülke bu aptal hataya düşmemeliydi !
İki zamanlıda mekanik olarak çok daha az sayıda parça var, hatta neredeyse parça yok Bu parçaların hemen hemen tümü birşekilde tornacıda , rekifiyecide vs. iyi kötü iş görür hale getirilebiliyor. Kübik ölçüleri aynı olan farklı pistonların birbirine uyması bile sık rastlanan bir durumdu. İki zamanlı bir motora iyi kötü binmek, dört zamanlı bir motorla kömürlükte iki yıl uğraşıp yine de binememekten elbette çok daha mümkündü..
Bugün yarın nükleer santral konusunda dahi aynı aptallığı yapacaklarına bahse girerim ! Gidip dünyanın gerisinde kalmış bir projeyi dünya para vererek kuracaklar. Şaşmaz bir kuraldır ; Türkiyede projeler , bittikleri , tamamlandıkları günlerde dünya standartlarının dışında kalır.
Endüstriyel ürünler, makinalar, üretim teknolojileri, ağırsanayi tesisleri vs.. Mesleki olarak içinde bulunduğum konularda da durum hala bu kadar aptalca ve vahim.
İki zamanlı saltanatının fakir ve sömürülen ülkelerde çok daha uzun sürmesinin yegane sebebi budur. Kafası biraz çalışan bir ülke her önüne geleni satın almaz, ülkesini bir çöplüğe çevirmezdi.
Şu an benzer bir aptallığı Çin ve uzakdoğu malı motosiklerlerde yapıyoruz. Yüzde sekseninin bir iki yıl içinde çöpe atılacağını bile bile gemiler dolusu motosikletin ithalatını yapıyoruz. Gemiler dolusu ! ...
Sevgili Cem paylaşım için teşekkürler. Şimdi ben de cevaben yazarsam üff diyorum (90 dakika vaktin varsa 5 dakkalık bi mevzuu anlatcam). Nadide Minsk toplama topiği farklı mezralara akacak. Lakin birgün biryerde karşılaşıp sohbet etmeyi muhakkak isterim Sanıyorum hatıratlarda ve yaşam da paylaşacak bir hayli konu çıkacaktır . Görüşmek ümidiyle. Saygılar esenkal.. _________________
Kayıt: Nov 25, 2005 Mesajlar: 878 Nerden: Izmir/KarSiyaKa
Tarih: Çrş Arl 09, 2009 7:55 am Mesaj konusu:
newlight demiş ki:
Tekrardan selamlar..
Bugün Çankaya civarında bir yedek parçacı olduğu aklıma geldi. Düştüm yola, gidip sorayım yedek parçası ne durumda diyerek.
Bu arada motorun ne olduğunu, modelini nasıl anlatırım derken (dükkanda envai çeşit rus malı için parça var) aletin Türkçe broşürünü gördüm. Minsk - Her yola gelir gibi birşeydi sanırım Velhasıl sonuç, kaporta aksamı hariç tüm parçaları var.
Bu arada satıcı abimiz, motoru söyleyince -Oooo onlar çok güzel motor, çok az yakar! dedi. (Neye göre? Yurtdışında özellikle Vietnam tarafında çok kullanılan bu motor için yabancı vatandaşlar en iyi ihtimal 5 lt yakar demişler çünkü. Tabi amca parça verdiği diğer kamyonvari motorlara göre söyledi -az yakar lafını. Zira Planet5, Cezet gibi modellere parça veriyor. Neyse gülerek çıktım artık.
Bir kaç haftaya enteresan bir toplama hikayesi gelir artık.
Köfteci arabası geliyor, kaçılın..
Vaktim olsa ben de boyle bir atraksiyon gerceklestirecegim ama ne yazik ki..
Elimden geldigince yardimci olmaya calisirim. "Alo" demen yeterli... Maksat muhabbet olsun. _________________ Ediz Uslubas ®
Ne çok anısı varmış herkesin, okuyunca bir dönemi Küba gibi sanki ambargo altında geçirmişiz yahu dedim kendime
Motosikleti gidip alamadım henüz. (Vakit bulamadım) Ama en kısa zamanda elden geçirebileceğim bir yere alacağım. Sonrası da Allah kerim. Ya Aliağa'ya hurdalığa, yada yola. Yola çıkarsa da iki üç haftada bir 15- 20 km belki yaparım. Maksat çöp olmasın, alet az binilse de hayatına devam etsin. Biraz da kaşıntılı olunca insan
Ediz hocam, sağolasın bu arada. Öyle çok uğraştıracak birşey olursa tamire yardım için değil de parçalamaya yardım etmek için alo derim mutlaka. Yada bitince bir tur atalım deyu
Bir de çevreci insanız diyoruz, bu alete devamlı bilmek kendimle çelişki olur. Pata pata köfteci tezgahı gibi gezilmez devamlı _________________ Varlık yokluk derdini şu kafandan sil
Bırak densiz işleri de kendini bil
Gerin şöyle bir güzel, oh derin nefes al
kaç nefes alacağın var ya hiç belli değil
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız