Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Sabah 06.30'da İstanbul'dan hareket ettik. Tekirdağ'da işkembe çorbasıyla kahvaltı ettikten sonra sınıra kadar bir kez Keşan'da azalan benzinimize takviye için bir de foto için durduk.
Türk gümrüğünü dört kontrolle geçmemiz 5-10 dakika sürdü. Yunan tarafıyla bizi ayıran Meriç Nehri'nin üzerindeki köprüde fotodan sonra Yunan gümrüğündeki işimiz de 5 dakikada bitti.
Sınırı geçer geçmez başlayan otobana girdik ve tenis kortu zemini tadında asfaltta 45 km. kadar ilerleyip ilk mola yerimiz olan Dedeağaç'a (Alexandroupolis) saptık. Motoru şirin deniz fenerinin yakınına bırakıp sahil boyunca uzanan kafelerden birine oturduk. Buz gibi birer frappé'yi höpürdettikten sonra sahilde boydan boya bir yürüyüş yaptık.
Dedeağaç'ta kurumakta olan çirozlar.
Dedeağaç'tan çıkışta yine otobana dalıp bir sonraki durağımız olan İskeçe'ye (Xanti) ulaştık. Eski Osmanlı evleriyle dolu olan ve bugün hâlâ büyük bölümünde Türklerin yaşadığı Eski İskeçe'nin daracık yokuşlarında fotoğraf çekerek güzel bir yürüyüş yaptık. Kahve içmek için geleneksel bir kahve arayışımız hüsranla sona erince eski İskeçe'ye tepeden bakan kafeye razı olduk.
Teoride öğle yemeği için duracağımız Kavala'ya orada da dur, burada da foto derken 16.30 civarı girdik. Kavala'da bizi ilk karşılayan ihtişamlı su kemeri oldu.
Geç ama güç olmasın. Kavala sahilinde bir meyhaneye çöküp gıdaları ısmarladık. Bu arada kenarda bizi bekleyen motorumuza biraz biri yer biri bakar durumu oldu. Bir de muhteşem rakı mezelerinin, deniz ürünlerinin yanında limonata içmek ateş gibi dağladı yüreğimizi
3. günümüzün sabahı Kerim ve Osmanlı'dan kalma (XV. yy.) Taş Köprü.
Üsküp Makedonya Meydanı'nda kahve molası.
Eski çarşıda, Türklerin yoğun olduğu bir sokakta Rumeli Kahvehanesi.
Heykeltraş Tome Acievski'nin Üsküp'te bulunan ve daha Türkiye'deyken varlığını tespit ettiğimiz "Altın Kedi" isimli heykeli. KEDİSİZ OLMAAAAZ!
Öğle yemeğinde Makedon usulü leziz işkembe çorbası. Porsiyonlar aile boyu, çorba gibi değil de ana yemek gibiydi.
Üsküp'e taşıtla yarım saat uzaklıktaki Matka Kanyon.
Yolculuğun 4. gününün sabahı 07.30'da Georgi ve karısıyla arabayla, biz de motorla göl kenarındaki Ohrid'e doğru yola çıktık. Virajlarda yata kalka, serin dağ havasını soluyarak yolda kahvaltı molasıyla yaklaşık iki saatte Ohrid'e ulaştık. Bu arada 500 yıllık Osmanlı hakimiyetinden sonra kullandıkları Türkçe kelime bolluğuna yıllardır Georgi'den alışıktık ama kahvaltıda aldığı simitleri önümüze açıp "gevrek" demesi çok hoşumuza gitti. Tabii cacığa tarator, ayrana yoğurt demek gibi bazı kavram karmaşaları da yaşıyorlar.
Ohrid Gölü kıyısındaki otel odamızdan Ohrid manzarası.
Sabahtan Ohrid'in merkezini gezdikten sonra, öğleden sonra oraya 25-30 km uzaklıktaki Sveti (Aziz) Naum Manastırı'na gittik. Manastırda kilisenin kubbeleri dahil her yerde tavuskuşları geziyordu. Ama bizi asıl şaşırtan ve gülmekten yerlere yatıran, manastır bünyesindeki göl manzaralı restoranın içki mönüsüydü. Papazlar hiçbir hizmetten kaçmıyor ve cemaate Sex on the Beach bile sunuyorlar. (Bu arada yine aynı manastırın bir de masaj servisi veren spa-oteli var.)
Ohrid kıyısında ev yapımı Makedon rakımızı birkaç saat sonra karşı kıyıdaki Arnavutluk tepelerinde batacak olan güneşe kaldırdık.
Ohrid'in meşhur benekli, somonvari lezzette, pembe etli dev alabalığı. Limonların, çatal kaşığın boyutundan balığın boyunu anlayabilirsiniz.
5. günün sabahı erkenden kalkıp Georgilerle ve Ohrid'le vedalaştık.
Bitola'ya (Manastır) doğru yola çıktık. Üsküp'e, oradan Ohrid'e giderken zırt pırt durup 20-30-50 vs. Dinar ödediğimiz (1€=60 Dinar) otoyol gişelerinden bu yolda hiç yoktu.
Manastır'da saat kulesinin olduğu meydanda gölgeye park edip eski evlerin olduğu Sirok Sokak'tan Atatürk'ün okuduğu Manastır Askeri İdadisi'ne yürüdük. Fahri Türk Konsolosluğu da bu sokakta.
Atatürk'ün okulu, Manastır Askeri İdadisi artık Arkeoloji Müzesi olarak kullanılıyor ve tadilatta. Bir bölümünde de Atatürk anısına küçük bir müze gibi döşenmiş anı odası var, orası ziyaret edilebiliyor.
Ata'nın okulunu ziyaret sonrasında Bitola'da kahve içip, araçla beş dakika uzaklıktaki antik kent Herakleia'yı gezdik. Küçük bir antik kent ama olağanüstü mozaikleri var.
Bitola'dan Yunanistan sınırına yaklaşık 15 km yol gittik, gümrükleri yine beşer dakikada (ama bu sefer daha az güleryüzle) geçtik. Sınırı geçer geçmez depoyu doldurup Edessa-Selânik yönüne doğru ara yollara daldık. Edessa'ya gelmeden az önce sola doğru bir sapaktan 1 km içeri girip göl kenarında öğle yemeği yedik. Yollardaki kiraz ağaçlarından adeta kiraz fışkırıyordu.
Yine Selânik'teyiz.
6. günü Selânik'i gezerek geçirdik. Selânik Kalesi'nden (Kastro) panoramik şehir manzarası.
En son Aybige-Kerim tarafından Cum Hzr 26, 2009 9:19 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
1908'den beri Selânik'te tatlıcılık yapan Hatzis'de dondurmalı kazandibi ve aşure molası.
Selânik Arkeoloji Müzesi ve Bizans Müzesi yan yana ve görülmeğe değer. İkisi de Avrupa'nın en iyi müzesi ödüllü müzeler.
Beyaz Kule
Kentin en canlı gıda pazarı Modiano Çarşısı'nda balıkçıların olduğu bölüm ve bize uzo mezesi olmayı bekleyen ahtapotlar.
7. günümüzde motora atlayıp Selânik yakınındaki üç parmağa benzeyen Halkidiki Yarımadası'nı keşfe gittik. Bu bölgede yoğun olarak Türkiye'den göçmüş mübadiller yaşıyor. Nea Moudania'da (Yeni Mudanya) yemek.
Nea Marmara (Yeni Marmara)
Halkidiki'nin Athos Dağı'nın da bulunduğu en doğu uzantısı manastırlar bölgesi ve kadınlara yasak. En batı uzantısı Kassandra hareketli, lüks, güzel plajlar varmış. Biz ortadaki uzantı olan ve sakin plajlarıyla ünlü Sithonia'yı tavaf ettik. Tam tur atıp bütün plajlarına, köylerine girip çıktık.
Sadece görev bilinci gütmedik. plajlarda kendimizi Ege'nin sularına bırakıp kebap da yaptık.
Gün batarken Halkidiki'den Selânik'e dönüş. Sarı fosforlu yeleğimizi giydiğimiz tek yol.
Akşam Selânik'te kafa çektiğimiz meyhanenin içi şarküteri gibi.
8. gün. Selânik'ten kavala'ya hareket etmeden Neon'un leziz börekleriyle ikinci kahvaltı.
Geceyi Kavala'da geçireceğiz ama önce, gezeceğiz, göreceğiz, görürsün sana neler edeceğiiiz...
Adını Kavala'da bir sokağa vermiş olan (ayıptır söylemesi uzaktan akrabamız) Kavalalı Mehmet Ali Paşa'nın evi, heykeli ve arkasında da yaptırdığı Panagia kilisesinin kubbesi.
Panagia Kilisesi'nin içi. Muhteşem freskleri var.
Güneş alçalmaya başlarken Kavala manzaralı Mytos birası keyfi.
Güneş rakı burcuna girince...
Bu uzo şişesinin de dibi delik çıktı.
Kavala'da kaldığımız 300 yılık ev.
Kavala'daki İstanbul tabelası: Konstantinoupolis 460 km.
9. günün sabahı, Kavala'dan Türkiye'ye hareket etmeden önce Drama'ya gidip türküdeki köprünün fotoğrafını çekmek istedik. 36 km uzaklıktaki Drama'nın köprüsünü bulana kadar canımız çıktı, 2,5 saatimize maloldu.. Biz köprü sordukça adamlar nereye gitmek istediğimizxi sordu. Yok biz sadece köprüyü göreceğiz dedikçe o sıcakta o memlekette o kadar giyinik motora binen tek insanlar olduğumuz için sıcaktan sapıttığımızı sandılar. Neyse, özetle, bre Hasan'ın dardır diye geçemediği taş köprü Drama'ya 15 km uzaklıkta bir vadide gizli, Drama'nın içinde ise onun altındaki fotodaki kıytırık köprü var.
Drama'da 2,5 saatimize kan doğrayan bre Hasan'a söylenerek mis gibi ıspanaklı börek ve ayranla kahvaltı ve elveda Drama, elveda bre Hasan!
Görüşmek üzere Yunanistan. Bir başkadır benim memleketim...
Keşan'dan rotayı biraz da adadaki evde kebap yapmak üzere Bozcaada'ya çevirdik.
Bu da evde annemin bize hazırladığı rakı sofrası. Ellerine sağlık.
İstanbul'a dönüş. Kerim'in motorunun manitasına (Aybige'nin motoruna) kavuşması. Bu güne kadar dünyanın tozunu attırırken motosiklet kullanmamıştık. Bu ilkti. Son olmayacak. Eylemlerimiz sürecek. Umarız zevkle okursunuz. Sevgilerimizle. Aybige-Kerim.
Kerim; neresinden tutsam keyif alarak bir solukta okudugum, okurken de(hele masalara) ic gecirdigim bir rapordu.
Cok tesekkurler ama bu ilk olmasin, bundan sonrakileri de bekliyoruz artik...
_________________________
Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - Ist. & C.kale
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız