Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jun 16, 2004 Mesajlar: 537 Nerden: İzmir/Karşıyaka
Tarih: Prş Eyl 06, 2007 6:53 am Mesaj konusu: 27-28 Ağustos Çatalca-Yalıköy Solo Gezi
Bu haftasonu ne planlarım vardı oysa ki hesapta yedigöllere gidilecek orada kamp yapılacak güzel güzel fotoğraflar çekilecek akabinde tekrar İstanbul'a dönülecekti ama olmadı işte, hem gidecek kimseyi bulamadım yanıma hem de tek başıma olunca açıkçası pek cesaret edemedim onca yola gitmeye... Yok yapmadığım şey değil Eskişehir EMOK'a da öyle gittim ama Yedigöllerin yolları biraz daha değişik.
Neyse bu hafta Yedigöller olmayınca açtım Türkiye haritasını "tek günlük gidilebilecek yerler neresi" çalışmalarına başladım. Şileden ağva'dan artık bıkkınlık geldiğinden, Armutlu tarafı için geç kalktığımdan ve Karaburun'a da daha önce gittiğimden biraz daha yukarılarda karaburun İğneada arasında Yalıköy'ü gözüme kestirdim.
Yalıköy tam olarak nerede? Karacaköyün yemen yanındki minik kırmızı nokta Yalıköy, TC Karayolları haritasında ise gözükmemesine diyecek birşey yok tabii, neyse ki EMOK haritası var...
Şimdi bu gezide bir de yeni aldığım depo çantasını da denemek istiyordum, bu yüzden topcase'i bırakıp bütün gerekli takım taklavatı depo çantasına doldurdum. Fotoğraftan da görüleceği üzere YBR için biraz iri de olsa (daha da irileşebiliyor) hem memnun kaldım hem de zaten geleceği düşünerek yaptığım bir yatırım olduğundan çok önemsemedim...
Motorumuz aşağıdaki gibi, yola hazır,
Bu arada şöyle bir detay var sonra ===>
Neyse, yola çıktık, benim hedefim TEM'den Çatalca'ya gitmek çünkü e-5'in köstebek yuvası ve metrobüs inşaatı ile heba edilmiş halinden mümkün mertebe kaçıyorum, zaten işe falan da sahilden gidiyorum... nitekim TEM'den yola çıkıyorum ve durmadan Çatalca'ya kadar gidiyorum ama yolda esen şiddetli rüzgar beni TEM'e girdiğime resmen pişman ettirmeye çalışsa da "rüzgar iyidir" diyerek yoluma devam ediyorum.
Çatalca girşinin biraz ilerisinde şöyle bir manzara ile karşılaştım,
Tam fotoğraflık, mutlaka yanına gitmeliyim, biraz etrafında döndükten sonra gerekli yolu buluyorum...
E o kadar kasıp oraya girdim, bir de kendi fotomuzu çekelim di mi?
Neyse burada bu kadar maymunluk yaptıktan sonra tekrar yola koyuluyoruz, yol boyunca 3-4 adet minik köy geçiyorum ama hiçbirinde durmaya niyetim yok çünkü hava çok sıcak, durduğum anda ter basıyor. Aslında İstanbul'un içi daha beter, burası yine iyi sayılır, burada en azından nem yok gibi.
Yollar benim en sevmediğim yol tipi, asfaltta offroad şeklinde yani yer yer yarı stabilize yol, yer yer ise çukur mukur ne ararsan ortaya karışık şekilde... Bu yollardaki bir sinir bozucu şey de dandik asfaltın süreksizliğinin kestirilememesi...
Neyse yola laf ederken artık bir yerlede durup ağrıyan belimi dinlendirmek gerekti, aslında biraz kötü bir noktada durmuşum çünkü tam viraj noktası ve nedense millet hitit rallisinde gibi viraj alıyor. Çoğu aracın içindeyse çıplak delikanlılar, herhalde ya denizden gelliyorlar ya da denize gidiyorlar...
Biraz tırsarak da olsa manzara fotoğrafımı çektim.
Sonrasında aynen yola devam ve en sonunda Yalıköy'e ulaşıyorum, Yalıköy tabelasının yan tarafında ise ahşaba yazılı "ağacı sev" tabelası
İlk iş hemen sahile gidiyorum, zaten buraya gelmemdeki asıl maksat "sahil kenarına gidiyim, dalga sesi dinliyim, huzur bulayım hele bir de rüzgar varsa püfür püfür ooohhh" şeklinde olduğundan istikamet sahil şeridi...
Sahile gelir gelmez iki arkadaş yanıma yanaşıp "motor nasıl memnun musun" muhabbeti yapıyor, ben de yeni 30bin olan sayacı gösterip 30bindir sorun yok şükür diyerek YBR propagandası yapıyorum. Sonrasında onlar gidince hemen sahil şeridinde bir keşif gezisine çıkıyorum, öyle çay içilecek, yemek yenecek yer pek yok, olanlarda da birşeyer yemek istemiyorum çünkü güzel görünmüyorlar. Ben de yanımda getirdiğim büyük boy dankek+cappy kombinasyonunu yemek için uygun bir nokta aramaya koyuluyorum.
Bu arada sahil şeridi benim beklediğimden çok çok daha uzun. Şöyle göstereyim, aşağıdaki ilk foto ilk durduğum yer, ikincisi ise yemeğimi yediğim yer. ilk durduğum yer ikinci fotoğrafta görülen 2 direğin yanı.
Yalıköy'de Şişecam'ın ve birkaç şirketin daha kum ocakları var, bu yüzden anladığım kadarı ile köyün genç nüfusu ve dışarıdan gelip burada yaşayanların da birçoğu bu ocaklarda çalışmak için gelmiş buralara (belki bir gün ben de gelirim)...
Daha sonra yemeğimi de yedim ya hafiften semirmem gerekiği için bir bank buluyorum ve boyluboyunca uzanıp biraz kestriyorum, işte dalga sesi, rüzgar vs durumları burada etkisini gösteriyor ve oh be diyorum..
Benim yıbır da orda öyle beni beklliyor,
Yollar kötü olduğundan ve günübirlik rallici tatilcilere yakalanmak istemediğimden Çok fazla oyalanmadan dönüş yoluna geçiyorum, dönüş yolunda aslında yol üzerinde giderken gördüğüm ve sonra fotoğraflarım dediğim yerlerin fotoğraflarını çekicem daha,
Nitekim ilk fotoğraf noktamız, çeşme başı... Suyu aldık doldurduk ama böyle pek bir pis gözüktüğünden ne yazık ki içemedim...
Sonrasında ise kurumuş dere yatağımız, görünen o ki ekiden üzerinde sandallarla gezilebiirken artık pek öyle gezilesi değil, gezilse bile tek şerit
Bundan sonrası aynı yolun geri tepilmişi, yine otobandan eve dönüş... Fazla yol yapmamışız, 240 km, inşallah haftaya daha iyi bir plan yapabilriim... Sıkılmadan okuyan herkese de teşekkür _________________ Murat İŞGÖREN XT660R
En son insane tarafından Prş Eyl 06, 2007 7:13 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız