Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: Jun 23, 2005 Mesajlar: 2823 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Prş Hzr 14, 2007 3:00 pm Mesaj konusu: Bir kaç Bakü fotoğrafı...
İki toplantıyı ve iki geziyi kaçırmama neden olan iş yoğunluğumun, şimdilik son durağı olan Bakü’den yeni döndüm. Orada çekmeye çalıştığım fotoğrafları, toparlayabildiğim kadarıyla birkaç tanıtıcı cümle ile size aktarmak istiyorum. Olur ya, motorlu ya da motorsuz gidecek arkadaşlarımız vardır. Belki faydası olur…
İstanbul’dan Bakü’ye günde iki uçak var. Biri Azerbaycan Havayolları diğeri Türk Hava Yolları’na ait. Azerbaycan Havayollarını tercih ederseniz, sizi havalimanına bırakıp, karşılayanları memnun etmiş olursunuz. Çünkü saatleri çok makul. Öğlen 12:20’de buradan kalkıyor, sabah 10:00’da Bakü’den. THY’nın saatleri biraz kullanışsız. Gecenin bir yarısı gidilip, sabanın bir köründe geliniyor…
8 Haziran Cuma günü uçağa bindiğimde duyduğumda anons şöyleydi:
- “Azerbaycan Havayolları iyeliğinde bulunan Boeing 757 teyyaresine hoş geldiniz. Tehlükesizlik için, eyleşirken emniyet kemerlerinizi bağlı sakleyin”
Karşınızdaki insan Azerice’yi yavaş konuşuyorsa ve siz de dikkatli dinliyorsanız anlamamanız için hiçbir sebep yok. Ben hiç zorlanmadım diyebilirim. Başta yemeklerle ilgili şeyler olmak üzere bir çok şeyin Azerice’sini 4-5 günde öğrendim.
Başta yazdığım gibi iş sebebiyle gittiğimden, zorladığım şartlar gerçekleşirse şehri biraz gezebilecektim. Neticede çok düzenli olmasa da bir günün öğleden sonrasını ve bir günün akşam üzerini kendime ayırabildim.
Karesi ile başladı Bakü seyahatim.
Azerbaycan saat olarak Türkiye’den 2 saat ileride. Dolayısıyla 2,5 saatlik uçuşun ardından saat orada 17:30 idi. Beni karşılayan Samir bey ile direk akşam yemeğine gittik. Yemekler kebap ağırlıklı. Ve sürekli koyun etini tercih ediyorlar. Söylediklerine göre dünyanın en lezzetli koyun eti Afganistan ve Azerbaycanda imiş. Mal eti dedikleri inek etini, kötek dedikleri kıymaya katmakta kullanıyorlar sadece.
Koyun etinden yapılan lüle kebabı. Bizim adana kebabının benzeri.
Bu da saçak peyniri. Tel tel isli peynir. Yemekten önce geldi. En çok bira ile tercih ediliyormuş.
Çay hastası olan biri, mesela ben, Azerbaycan’ın çayına ve çay servisine bayılır. İki porselen demlikle gelen çay servisi ufak bir seramoni gibi. Demliklerin birinde çay diğerinde keklik otu dedikleri kekik çayı var. Yalnız çayın demlenmesi değişik. Kaynayan suya bir iki kaşık çay attıktan sonra demliği kaynama noktasının hemen altında, kaynatmadan bir on dakika muhafaza ediyorlar. Böylece çay acı ve koyu renkli olmuyor. Çay tepsisinin içinde iki porselen demliğin dışında limon tabağı, çerez tabağı ve bizim reçellere çok benzeyen mürebbe dedikleri tatlılar oluyor. Şeker ise kellegant dedikleri kıtlama şeker. Dolayısıyla çay bardakları kaşıksız. Ban hep çayımı limon tabağındaki kaşıkla karıştırdım. Bardağın yarısını kekik çayı, yarısını normal çayla dolduruyorlar. Tadı ise mükemmel. Bir akşam ben tek başıma o iki demliği bitirdim. İşte fotoğraflar.
Azerbaycan’ın para birimi Manat. Ufak paraları ise Qepik. Gepik diye okunuyor. Manat şu an Amerikan Doları’ndan biraz daha değerli. 1 Manat, 1,2 Dolar ediyor yaklaşık olarak. Bizim liradan sıfır atmamızın benzerini Onlar da yapmış yakın geçmişte. Fakat yeni Manat’ı, eski Manat’ın 5000’de biri olarak hesaplamışlar. Yani eski parayı yeni paraya çevirmek, buradakinden daha zor. Ben her alışverişte yeni Manat diye vurguladım satıcılara. Zamanında ayaküstü çok kişiyi kandırmışlar bu furyadan.
Kentte hiç motosiklet görmedim desem doğrudur. Bir kere uzaktan bir 125’lik görür gibi oldum sanki. Yalnız bir sene önce açılmış çok büyük bir Yamaha bayii var. Vitrininde MT01, R1, FZ6 duruyordu.
Otomobiller, Türkiye’dekinin yarı fiyatına neredeyse. Ful artı ful sıfır kilometre bir Hummer’ı 65-70 bin dolara satıyorlar. Yamaha bayiindeki motorlarda öyle ucuz muydu acaba? Girip soramadım.
Şehrin metrosu 1967 yılında yapılmış. Benim bindiğim istasyonda ki aşağıya inen yürüyen merdivenleri görünce şaşırdım biraz. Bizim metrolardaki yürüyen merdivenlere göre çok dik, çok hızlı ve çok uzun.
Uzun derken en az 500-600 metre vardır. Çünkü fotoğrafta gördüğünüz 15 nolu lamba ile 14 lamba arası en az 4 – 4,5 metre vardı. Ve o lambalar 1’e kadar gidiyor. Bir de o kadar hızlı olmasına rağmen, yürüyen merdivende 1,5 – 2 dakika kaldım.
Şehrin her tarafında Ruslardan kalma binalara rastlamak mümkün. Hatta çoğu kez yeni yapılan binlarla, eski Rus yapısı binalar yan yana olabiliyor.
Bir alış veriş merkezi. İçerideki dükkanlarda her şeyi satıyorlar neredeyse.
Böyle sokak kafelerinden de çok var.
Bu Azaerbaycan Milli Bankası. Yani merkez bankası. Banka olduğu için herhalde altın gibi görünüyor.
28 May yani 28 Mayıs Meydanı’ndaki Haydar Aliyev heykeli.
Halkın Rusça çarşı anlamına gelen Tirgovit dediği sokak.
Kurulan tezgahlardan birisinde bir sürü Zenit vardı.
Bizim Küçük Emrah’ın bu portresi burada yaklaşık 10 yıldır belki daha fazladır aynı yerde duruyormuş. Artık insanlar birbirine orada randevu vermeye, o portreyi kerteriz vererek adres tarif etmeye başlamışlar.
Öğrencilerin havuz başı muhabbeti.
Bir çok bina gibi bu bina da restorasyonda. Heykellerini sarmışlar.
İç şehir ya da eski şehir dedikleri surların içinde kalan Bakü’nün surları.
Eski binaları sağına soluna alan, paket taşlı yollara bir çok kez rastlayabilirsiniz.
Metro’dan sonra dolmuşa da bindim. 30 qepik.
Meclis.
Şehrin en geniş caddelerinden Haydar Aliyev Prospekti. Yani Caddesi.
Tepedeki şehitlikten Hazar Denizi manzaraları;
Hair pin mi dediniz?
Başka yerden gece çektiğim bir manzara;
Şehitlikten birkaç kare;
Türk Şehitliği’ni de ziyaret ettim;
O eski Ladalardan burada çok var. Hala üretiliyor. 2007 modeli yaklaşık 8000 USD. Halk arasındaki ismi Ciguli.
Hazar Denizi’nin kıyısından çekilen fotoğraflara gelince;
Romantik çiftlerin fotoğraf çektirmesi için.
İskeleye demirlemiş bir katamaran.
Gezinti teknesinin tarifesi.
Şehrin turistik açıdan tek yeri denilen Kız Kalesi. Hazar Denizi’ne çok yakın. Tarihin savunma kulelerinden. Pastanın katları gibi katlara sahip içinde. Katları birbirine bağlayan merdivenler oldukça dar ve dik.
İçindeki katları ufak bir müze gibi yapmışlar;
Kat aralarındaki merdivenlerde bulunan ufak pencereden Hazar Denizi gözüküyor. Ama ben sadece ışığın girişini çekebildim. Hem ışık girsin, hem deniz gözüksün dedim ama beceremedim.
Bu makette tarihi şehirde kulenin yeri gözüküyor.
Kulenin yakınındaki bu eski kemerlerin altından eskiden sular akarmış.
Halıcıların sokağına giriş.
Satılık çoban abası.
Kulenin tepesinden şehir;
Şehirde arabayla geçip gittiğim bir çok meydan ve sayısız tarihi binadan istediklerimin fotoğrafını çekemedim.
Beni orada karşılayanlar, Hazar Denizi manzaralı ufak bir butik otel ayarlamışlardı. Çok güzel bir otel. İsmi Green House. Toplam 4 odası var. Benimle aynı anda bir Finlandiyalı, bir Hindistanlı kalıyordu. Finli ile sohbet ettik ama, Hintli pek yanaşmadı.
Volkanım hoş gelmişsin özlettin kendini.
Güzel anlatımın ve fotoğrafların herzamanki gibi çok güzel ellerine sağlık.
Selamlar&Sevgiler _________________ Musa KAYAOĞLU
musakayaoglu@hotmail.com
R1200 GS Kadıköy_İstanbul
<img src="http://www.dalishaber.net/babam.jpg">
Volkan belgesel niteliginde bir rapor olmus, tesekkurler. Azerbeycan ve Baku hakkinda bayagi biilgilendik, Orhan'in da dedigi gibi kisa surede guzel bilgi toplamissin. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
Harika fotolar oraya gitmiş gibi oldum gerçekten paylaşım için teşekkürler _________________ Gecelerin Gecesi Dolunayli_Gecem
Çıktığı ini bilmeyen,kaç asırlık kini bilmez.Soyunu,dinini bilmeyen,gün gelir haddini bilmez...
Kayıt: Jun 23, 2005 Mesajlar: 2823 Nerden: İSTANBUL
Tarih: Cum Hzr 15, 2007 6:30 am Mesaj konusu:
Teşekkürler...
Unuttuğum şeyler var yalnız, ekleyeyim hemen.
Şahirde internet evlere şenlik. ADSL pahalı olduğu için tercih edilmiyor. 1 GB sınırlı ADSL'nin aylığı 60 USD. Dial Up bağlantı ise çok kötü. 10 dakikada bir kesiliyor ve çok yavaş.
Şehirde kredi kartı geçen yerler çok çok az. Kredi kartı geçen yerlerde ise koca koca yazıyor zaten.
Bir de bir yere Azaeri pilavı yemeye götürdüler. Nefisti. Şahaneydi. Pakistan'dan gelen pirinçle yapılıyor pilav. Pilava plov, pirince düyü diyorlar. Pilav sade geliyor önünüze. Yanında bir sürü garnitür oluyor üstüne komak için. Ben en çok kuzu eti, kestane ve erikten yapılmış olanını sevdim.
Orada pazarlık yapmayı bile öğrendim. Satıcıya "aşağı kıymet eyle" diyince 1 manat indirim yapıyorlar. _________________ Motosiklet Teorisi ni ve Motosiklet Yol Sanatı nı okuyalım, okutalım...
Kayıt: Oct 22, 2003 Mesajlar: 1039 Nerden: göztepe
Tarih: Cum Hzr 15, 2007 6:41 am Mesaj konusu: Re: Bir kaç Bakü fotoğrafı...
kunduz demiş ki:
...Uzun derken en az 500-600 metre vardır. Çünkü fotoğrafta gördüğünüz 15 nolu lamba ile 14 lamba arası en az 4 – 4,5 metre vardı. Ve o lambalar 1’e kadar gidiyor.. ...
senin matematiğini yerim ben
aga çoh hoş gelmişsen. necesen yahçısaaan?
ha bu arada çayla verilen murebba dediğin reçel benzeri tatlı reçel zaten. murebba reçel demek.
resimlere bakarken kafam çok karıştı. hem prag, hem fas, hem türkmenistan karışık kuruşuk ama güzel ve temiz geldi bana. arabalarda süper hani. _________________ http://www.dentgroup.com.tr/kliniklerimiz/dg-goztepe/
ARh+
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız