Kayıtlı değilsiniz. Buraya tıklayarak ücretsiz kayıt olabilirsiniz.
Giris
Hala hesabınız yok mu? Hemen açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak tema yönetici, yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi avantajlara sahip olacaksınız.
Kayıt: May 11, 2005 Mesajlar: 921 Nerden: İstanbul
Tarih: Pzr Nis 02, 2006 10:06 pm Mesaj konusu: 2 Nisan 2006 Edirne Gezisi (Solo)
Bu gün öğleden sonra 12 :30 civarı motorla biraz dolaşmak için dışarı çıktım. Planım şehir içinde kısa bir tur atıp yarım saat içinde eve dönmekti.
Nereye gidebileceğimi düşündüm önce. Hava çok güzeldi. İstanbulda pek çok yerde trafik tıklaıdır şimdi, hele fuar yolu(motoshow) ayrı bir kalabalıktır.
İysi mi Mahmut bey gişelerinden girip, 30 km. sonra Çatalca gişelerinden dönmek ve böylece uzun ve açık yol özlemini gidererek sakinleştirici bir otoban tedavisi yapmak.
Otobana çıktım hava güzel, planladığım menzil kısa, depo da ona göre benzin var. Yarımın biraz altında. Yolda trafik var, önde sol şeridi tıkayan kağnılar ile arkada sabırsız atılganlar sağdan soldan geçecek delik arıyorlar. Bu hengamenin dışında kalmayı yeğliyorum. Önce 30 km lik Çatalca bölümü bitti, atari oyununlarının başından kalkmak istemeyen çocuklar gibi, "biraz daha" deyip; Kınalıdan çıkıp, Silivri üzerinden sahilden dönmeye niyetleniyorum.
Yaklaşık 60 km sonra Kınalı sapağı tabelasını görüyorum. Önümdeki trafik yoğunluğunu oluşturan araçların hemen hepsi Kınalı sapağından çıkınca, otoban bomboş bana kalıyor. Şu şekilde yani:
Bu yolda gidilmez mi?
Bunun üzerine devam etmeye karar veriyorum. Edirneye gidermiyiz? Neden olmasın.
Yalnız yakıt problemi var. Nasıl olsa park ve servis alanları var önümdeki yol boyunca birinde depoyu fuller, o da olmazsa ilk çıkıştan mesela Lüleburgazdan çıkar ordan doldurum.
Bu düşüncelerle kendimi yolun akışına bırakıyorum tam gaz terapi sürüyor.
Bu esanda yolbyunca servis alanının yaklaştığına dair levhalar görüyuorum. Bunlardan birine yakın refüjün olduğu yerde kenarda durmuş iki motosikletli görüyorum. Durup yanlarına gitsem mi, belki yol arkadaşlığı ederiz düşüncesi geçiyor kafamdan. O-hoo motor da öyle bir hız almış ki düşünce hızından bile hızlı gidiyor, ben daha bunları düşünürken çoktan geride kaldılar bile.
Neyse sağlık olsun başka sefere. Nedense bu servis alanı tabelasında benzin pompası işareti soyulumuş veya üzeri boyanmış görünüyor. Bunlardan ilkinin önünden geçerken durumu anlıyorum:
Benzin istasyonu gayri faal durumda! Girişi de bariyerlerle kapatılmış. İn cin top oynuyor. Şimdi aldı mı bir kaygı, bu sürate yakıt mı dayanır. Derhal ilk park alanına girip durum muhakemesi yapmak üzere duruyorum. Depoyu açıp benzin miktarını gözle de kontrol ediyorum. Bu yakıt herhalükarda beni lüleburgaz çıkışına kadar ulaştırır.
Park alanından çıktıktan sonra tekrar gazlıyorum. Bu esnada ben park yerinde oyalanırken geçmiş olan iki motosikletliyi sağ şeritte fermuar düzeninde giderken yakalıyorum. Hah bu sefer yavaşlayıp yanlarına yakalşıp selam vereceğim kesin. De, birisi (arkadaki) gayet kararlı bir sürüşle yoluna devam ederken, öndeki lider olan sağ şeridin tamamını kullanıyor. Yani bir oyana bir buyana iki çizgi arasında yatarak slalomlar atarak gidiyor. Arkadaki ile aynı hizaya gelip selam verdim. Motoru pan europeana benzettim. Fakat neden tek egzosu var? Dikattli baktım bu bir Deuville. Neyse geçtim onu öndekine yaklaşıyorum, aman dikati elden bırakmıyalım her an bir slalom patlatabilir derken bir de baksam sarı 650GS ile Mehmet Durak (Cocacola) hemen durduk.
Lüleburgaza gidiyorlarmış. Hah dedim ben de oraya, yakıt alacağım. Dövilli arkadaş rodajdaymış o yüzden 100km/s ile gidiyorlar. Ne güzel onlara uyarak ben de benzinden tasarruf edeceğim. Depo son çeyreğin altına indi, ve daha 45 km var.
En arkada giderken dövili inceliyorum, yağ gibi gidiyor.
Yaklaşık bir 15-20 km gittikten sonra benim motor teklemeye gaz yememeye başlıyor. Son bir gayret ile gurubun önüne geçip sağa çekiyorum. Durmak için debriyajı sıktığımda da istop ediyor.
Ne oldu? Durum böyle böyle diyorum arkadaşlara. Daha az bir benzin var besleyemediği için böyle oluyor. (Bunu hep yapıyor) Biraz bekleyeince tekrar çalışıyor, siz devam edin diyorum.
Ben de burada karbüratör şamadıralarının dolmasını bekliyorum.
Yalnızlık resimleri:
Beklerken düşünüyorum. Hani önemli olan yolda olmak derler ya. Herhalde yolda haraket halinde olmak önemli olsa gerek diyorum.
Bir kaç dakika beklemeden sonra motor tekrar çalışıyor ve gazı açıyorum. Ve arkadaşlara yeniden yetişiyorum. Ama hızımı almışken durmak istemiyorum, ne olur ne olmaz, nasılsa gişelerden çıkışta bekliyeceğim.
Lüleburgazda benzincide depomu fulleyip, arkadaşlardan ayrılıyorum. Geri kalan 80 km lik yolumu makul bir sürede alıp Edirneye varıyorum.
Edirneye hangi yoldan girerseniz girin, Büyük usta Mimar Sinanın muhteşem eseri Selimiye camisinin dört minaresi ikisi birbirnin üzerine binerek 2 tane olarak gözükürmüş derler. Hemen resmini çekiyorum.
Hoop bi dakka olmadı, makinayı biraz daha yukarı kaldırayım:
Fena olmadı, biraz daha net çekelim:
Hah bu iyi.
Şehir içine girip önce Selimiye camiine yakında bakalım.
Bir başka açıdan görelim:
Mimar Sinanın heykeli var şurda, onu da kadraja alıp, büyük usta ve eseri diye başlık atayım:
İç avlunun dış sağ taraftan görünüm:
Cami avlusundna görünümler:
Caminin kapısından iç görünüm. (Botları çıkarmaya üşendim)
Sonra tarihi kırkpınar güreşlerinin yapıldığı Sarayiçi dene yere gittim.
Burada görünen yapı zamnın danıştay makamı imiş.
Yukarda resmin sağında görünen kapalı stadyuma benzeyen yapı, kırkpınar güreşlerinin yapıldığı yer. Yani Ermeydanı. Yazın güreşler başladığında, bunun etrafında kuzu çevirme yapıyorlar. Gelmek lazım.
Son olarak Edirne ciğercisine uğrayıp olmaz sa olmaz yemek resmi ekleyerek Edirneye veda ediyorum.
Sonra da eve döndüm.
Ama illaki ayrıntıları merak ediyorum ben yol yapmayı severim, hayatta heyecan ararım diyorsanız, Peter Sellers benim adamımdır diyorsanız, atlayın gidelim.
Çiğerciden çıktım, "abi çay içsyedin" teklifine "ben çay sevmem" diyerek, kalktığım gibi motora atladım, zaten menüde yoğurt da vardı uykuyu garantileyecekmiyim bakalım.
Edirne çıkışında depoyu fulledim. Kartere üst çizigiye kadar yağ ekledim(gölgesinden hızlı yağ yakıyor hayırsız). Saat 16:43 de otobana girdim. Verdim gazı. Daha bir 10 km gittim gitmedim benzin ibresi tuhaf haraketler yapmaya başladı. Önce yarıya indi, sonra tekrar çıktı, derken iyice dibe vurdu. Dedim her halde bozuldu bu. Sonra tekrar çalışmaya başladı, ama yarım depo gösteriyor, hatta son çeyreğe geldi. Olamaz diyorum. Daha 80 km oldu bu kadar hayatta yakmaz.
Derken, göstergede kırmızı ışığı varkettim: Oil Level! Haydaa. Bir servis istasyonu veya park alanı gelse de dursam. Çorluya yaklaşıyorum. Gazı tam açınca yağ seviye lambası yanıyor, biraz kesince sönüyor. Deli gibi de rüzgar var. Bütün güç rüzgar direncini yenmeye gidiyor ki motor zorlanıyor olmalı. Lambayı yakmadan sürebileceğin hız 120 lere kadar düştü.
Hah, işte bir servis alanı tabelası. 8 km sonra önümde olacak. Yaşasın.
Fakat, o da ne? Bunun da girişi bariyerlerle kapatılmış, kimsecikler yok, benzin pompaları da yok. Yolun müsait ve düz zemini olan bir yerinde kenara çektim.
Depoda kapağa kadar doldurduğum benzin (22 lt alıyor) şimdi deponun dibinden 4 parmak üstte. Olacak şey değil. Yağa da bakayım. Alt çizginin altında!!!
Neyese yanımda 400 ml yağ daha var, ekliyorum. Biraz idareli bir şekilde 10 km sonra Çorlu sapağında otobandan çıkıp, ilk benzincide depoyu fulleyip kenara çekiyorum. Motoru orta sehpaya aldım, içeri girip yağ alacağım. Geldiğimde sehpa ayaklarında sıvı görüyorum. Eğilip bakınca benzin olduğunu farkediyorum.
Benzinin neden erken bittiği şimdi anlaşılıyor. Karbürator tahliye hortumlarından birinden çeşme misali akıyor.
Daha öncede başıma gelmişti bu olay ama şehir içinde ve park halinde iken. O zaman boruları biraz sallamıştım, biraz uçlarını yukarı doğru tutup bekledikten sonra kanama durmuştu.
Hortumu tıkasak olurmu diye sordum bir gün ustaya, "sakın ha, o zaman motorun içine akar" dedi.
Bu mekanizma nasıl çalışıyor bilmiyorum ama, aklıma, kalan 100 km lik yolu mümkün olan son hızla almak geldi. Ola ki benzin kanaması dinmezse, depo boşalana kadar evde olurum diye. Sanırım sorun çözüldü, belki karbüratörü tıkayan pislik vakumun etkisiyle çıktı gitti, ve başka sorun yaşamadan eve döndüm.
Bu olaydan çıkarılacak dersler elbette ki vardır, ve birlerine hatırlatma babında bir katkım olduysa ne mutlu.
Ellerine saglik cok guzel olmus, yakin zamandaki firtina ile birlikte yaptigimiz geziyi animsattin.
NOT : Motosikletini cok begendim, keyifle sur. _________________ Sevgiler.
V.Ahmet PINAR - IST. & Geyikli
Turkiye durmaksizin doguya giden bir gemidir, bazilari bu geminin guvertesinde batiya dogru kosarak batiya gittiklerini sanarlar (Filozof Sakallı Celal).
remzi abi yine macera dolu bir gezi olmus
en begendigim foto ciger fotosu ogle vakti olmasinin da belki etkisi vardir tabii.
rapor icin tesekkurler _________________ sevgiler
Altug SAYGILI
1150RT
Xcity 250
Kayıt: Non 0, 0000 Mesajlar: 1078 Nerden: istanbul
Tarih: Sal Nis 04, 2006 2:12 am Mesaj konusu:
Deuville'in rodajına katkımız olsun diye pazar Lüleburgaz yapalım dedik arkadaşımla...
Kınalı sapağından sonra otobanı boş bulup cruiser'dan ST'ye geçen arkadaşımla kıvırmaca ve viraj çalışması yaptık...Bu yüzden zaman zaman yol kenarında durup sürüşümüz ve hareketler üzerine konuşuyorduk...
Yanımızdan gürül gürül geçen bir motor gördüm arkasından bakınca Remzi abi ve FJR si olduğunu anlamak zor olmadı...Helal olsun FJR'ye yorgun ama hani ne derler mihrap yerinde...
Bir süre sonra FJR'yi yakalıyoruz ben yaklaşıyorum yanına...Kaskın içinden selam veriyorum ama Remzi abi son ana kadar tanıyamadı...Yolda durduk kısa bir sohbetten sonra Lüleburgaz'a kadar birlikte yol yaptık...Sonrasında biz iki motor ayrıldık...
Dönüş yolunda rastlarmıyız diye otobana bakındım...Selimpaşa Shell'de çay molasında vınladı gitti Remiz Abi...Neyseki benzin,yağ vs sorununu halletmiş yolda kalmamış olduğunu öğrenmiştim...Rahatladım (Remiz abi cidden sıkıntı yaptım yolda kalacaksın diye...)
Sahibi motosikleti bu kadar çok sevip onunla vakit geçirirse FJR daha uzun km'ler yapar...Güzel bir pazar gezisiydi teşekkürler...
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız